-
Bu yazarın başka makalesi yoktur.

AVAZ ERCİYES
-YENİ- FETHULLAHÇILARIN 12 EYLÜL’DEN 15 TEMMUZ’A UZANAN KARANLIK İLİŞKİSİ
FETHULLAHÇILARIN 12 EYLÜL’DEN 15 TEMMUZ’A UZANAN KARANLIK İLİŞKİSİ
Fethullah Gülen’in 12 Eylül 1980 darbesine yönelik olumlu değerlendirmeleri, 28 Şubat sürecindeki pragmatik tutumları ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimindeki rolü birlikte ele alındığında, FETÖ’nün Türkiye’de darbelerle kurduğu ilişki ve olağanüstü dönemleri örgütsel güçlenme için bir fırsat olarak değerlendirdiği görülmektedir.
12 Eylül 1980 askeri darbesi, sadece siyasi partilerin kapatıldığı, binlerce gencin zindanlarda çürütüldüğü, işkencelerin yaşandığı bir dönem değildir. Aynı zamanda bazı karanlık yapıların devletin kılcal damarlarına sızması için açılan en geniş koridordur. Bugün “Fethullahçı Terör Örgütü” diye bildiğimiz yapılanmanın, darbe koşullarında nasıl serpildiğini, kimlerin gölgesinde büyüdüğünü anlamak için 1980’e dönmek gerekiyor.
Arşivler bize çarpıcı bir belge bırakmıştır: Sızıntı dergisi, Ekim 1980 sayısı. Derginin başyazarı Fethullah Gülen, darbeyi “son diriliş”, “Hızır gibi imdada yetişen Mehmetçik” sözleriyle selamlıyor. Üstelik yazının tamamı, askeri müdahaleyi ilahi bir lütuf gibi yücelten satırlarla dolu. (Bkz. 1 Ekim 1980 tarihli Sızıntı Dergisi, Cilt 2, Sayı 21)
Bu satırları yazan kişi, yıllar sonra Türkiye’nin en büyük ihanet şebekesinin başına geçecek Fethullah Gülen’den başkası değildir. 12 Eylül’ün işkencehanelerinde gençler can verirken, o, darbenin “zaferinden” söz ediyordu. Çünkü çok iyi biliyordu ki, olağanüstü dönemler, onun örgütü için en bereketli zemin olacaktı.
Bugün geriye dönüp baktığımızda, bu övgülerin tesadüf olmadığını anlıyoruz. Darbeler, Gülen’in stratejisinde daima kritik rol oynamıştır. 12 Eylül’de askeri vesayeti alkışlayan Gülen, 28 Şubat’ta Zaman gazetesinin manşetinden “Yılmaz hükümetine hayırlı olsun” mesajı yolladı. “Gelen ağam, giden paşam” tavrı, örgütün omurgasını oluşturan maskeli pragmatizmin ifadesiydi.
Ve nihayet 15 Temmuz 2016… Bu kez perde arkasında değil, bizzat sahnenin ortasında vardı. Silaha sarılan, milletin üzerine bomba yağdıran, meclisi tarayan bir terör örgütü... 12 Eylül’ün “son karakol” dediği Mehmetçik, 15 Temmuz’da FETÖ’nün namlusuna sürülmüştü.
Tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. 12 Eylül’ün “gizli ortakları” olarak büyüyen yapılar, 15 Temmuz’da bu ülkenin kalbine hançer sapladı. O yüzden 1980’de atılan alkışların, 2016’da sıkılan kurşunlarla aynı karanlık zihniyetin ürünü olduğunu görmemek mümkün değil.
Bugün darbe mağdurlarının, şehit ailelerinin, işkencede kaybolan gençlerin hatırasına saygının tek yolu, bu bağlantıları unutturmamak, tarihin üzerini örtmesine izin vermemektir. Çünkü FETÖ’nün hikâyesi, aynı zamanda darbelerle büyüyen bir ihanetin hikâyesidir.
Avaz Erciyes
12 Eylül 2025
Henüz Yorum yok