- 28 Nisan 2025 - YA 3 T’Lİ (TESPİT-TENKİT-TEKLİF) KONUŞUN, YA DA EBEDİYEN SUSUN!
- 22 Nisan 2025 - ÖLÜMDEN KİM/NİÇİN KORKAR?
- 14 Nisan 2025 - HER KİTABIN ANLAŞILMA REHBERİ TEK BİR KİTAPTIR.
- 10 Nisan 2025 - ZAMAN VE MEKÂNA BAKIŞIMIZ
- 07 Nisan 2025 - KİME KONUŞUYORUZ/YAZIYORUZ?
- 25 Mart 2025 - İYİ FİNAL/YAŞLILIK İÇİN…
- 17 Mart 2025 - MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİN 5 KİLOMETRE TAŞI
- 10 Mart 2025 - NEYİ ÇEKİYORSUNUZ? (Rezonans-Çekim yasası)
- 03 Mart 2025 - ŞEYTANI NE DAVET EDER?
- 24 Şubat 2025 - ŞANLI DEVRİMİ DUYDUNUZ MU?
- 17 Şubat 2025 - AİLE YILINDA KAMU-STK DENGESİ (AİLE VAKFI ÖNERİSİ)
- 10 Şubat 2025 - MİKROFONLA EZAN OKUNURKEN SAĞA/SOLA DÖNÜLÜR MÜ?
- 04 Şubat 2025 - YILDIZ MI, AY MI, KARA DELİK MİSİNİZ?
- 27 Ocak 2025 - FELAKETLERİN İLK ADIMI SUÇLUNUN MASA İLAN EDİLMESİYDİ
- 20 Ocak 2025 - “ÜZÜMÜN SAPI, ARMUDUN ÇÖPÜ, MUZUN KABUĞU” YENİR Mİ?
- 13 Ocak 2025 - BİZİ KİM DAHA İYİ YIKAR? SU MU, ATEŞ Mİ?
- 07 Ocak 2025 - KAN BAĞIŞI MI? HACAMAT MI?
- 30 Aralık 2024 - KAVGALARIN ASIL SEBEBİ NEDİR?
- 25 Aralık 2024 - “VER KORKUYU” DEĞİL; “VER COŞKUYU”
- 17 Aralık 2024 - İMAN-HİKMET-GAYRET-TEVEKKÜL
- 09 Aralık 2024 - ZITLIKLARIN ORTASINDA VASATI BULMAK
- 02 Aralık 2024 - MECELLE PUSULASI (ALTIN FORMÜL İÇERİR)
- 25 Kasım 2024 - ZAHMETTEN KAÇARAK RAHMETE ULAŞILABİLİR Mİ?
- 18 Kasım 2024 - HAK YOK VAZİFE VAR; FERT YOK CEMİYET VAR.
- 11 Kasım 2024 - POLİMAT-ENTELEKTÜEL
- 04 Kasım 2024 - ÖNCE DONANIM (HARDWARE) SONRA YAZILIM (SOFTWARE)
- 28 Ekim 2024 - İBRETLİK BİR ÖLÜMDEN DERS ÇIKARABİLMEK (FETÖ GERÇEĞİ)
- 21 Ekim 2024 - YAŞLANMA “SÜREÇ ODAKLI” BİR GELİŞMEDİR VE ANNE KARNINDAN BAŞLAR.
- 15 Ekim 2024 - ÜÇÜ BİRLEYEBİLİR MİYİZ? (Türkçülük/İslamcılık/Batıcılık)
- 07 Ekim 2024 - BEYİN-BEYİNCİK-VİCDAN=YASAMA-YÜRÜTME-YARGI
- 30 Eylül 2024 - GEÇMEK Mİ, KALMAK MI?
- 23 Eylül 2024 - METAFOR (MESNEVİ/KABAK METAFORU)
- 03 Eylül 2024 - KİTAP VE SİLAH DENGESİ
- 12 Ağustos 2024 - ÖNCELİKLİ KAYGILARIMIZ
- 06 Ağustos 2024 - SEVGİ-ACI-HZ. İNSAN
- 22 Temmuz 2024 - GENÇLİĞİN GÜNDEMİNDEKİ KONULARA DAİR: SORU/CEVAP
- 15 Temmuz 2024 - KAPAĞINIZ/DUDAĞINIZ KAPALI MI?
- 09 Temmuz 2024 - SÜLEYMANLAR AYAKTA ÖLÜR.
- 05 Temmuz 2024 - EVLİLİK YAŞI İÇİN 5 N 1 K (HZ. AİŞE ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN)
- 23 Mayıs 2024 - “EN BÜYÜK SÜRPRİZ” BİZİ BEKLİYOR OLABİLİR Mİ?

DR. CEMİL PASLI
-YENİ- TOPRAK OLMAYI İSTEMEK!
TOPRAK OLMAYI İSTEMEK!
İnsan ruhunun dünyadaki bineği olarak yaratılan bedenin hammaddesi su ve topraktan oluşmuş olan; balçıktır.
Ebedi hayatla kıyasla “kısa bir gölgelenme” olan imtihan için gönderdiğimiz ve bir üniversite sınavı süresi kadar olan dünyada ruhu/aklı/vicdanı değil de; nefsi/duyguları dinleyen bedbaht insanların Allah’tan pişmanlıklar içerisinde son talepleri budur:
Toprak olmayı istemek!
“Biz, gelmesi yakın olan bir azapla sizleri uyardık. O gün gelecek ve herkes, dünyada yapıp ettiği bütün işleri önünde bulacaktır. İşte o zaman inanmayan kimse: “Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!”diyecek.” Nebe, 78/40.
O gün mutlaka gelecek.
Ve…
Herkes dünyada yapıp ettiklerini önünde bulacak…
İşte o gün, o güne inanmayan, ya da inanmayanlar gibi yaşayanlar hep bir ağızdan:
“Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!” diyecek.”
Elmas ve kömür karbon elementinden oluşur.
Karbon elementleri aynı olmasına rağmen bu maddeler nasıl oluyor da birisi bu kadar parlak, diğeri simsiyah maddeler olabiliyor?
Bunu anlamak için ikisi arasındaki “değişim süreci” ni incelemeniz yeterlidir.
İnsanın dünyadaki hikâyesi de aynıdır.
Balçıktan yapılan bineği nurlandırmak ve o bedenle miraça/kabı kavseyne/huzura çıkmakta; hayvanları geride bırakacak alçaklığın dip köşelerine yuvarlanmakta insanın kendi iradesine bırakılmıştır.
Eşrefi Mahlûkat/En Kerim (İsra,17/70) ifadesiyle potansiyel olarak “ahseni takvim (Tin, 95/4)” de yaratılmış insan:
Bu yüksek dereceyi muhafaza ile cennetin kapısını açabileceği gibi; kendi gayret ve çabasıyla esfeli safilin (aşağıların en aşağısı) (Tin, 95/5) ve bel hüm adal (hayvanlardan daha aşağı) (A’raf, 7/179) derekesine de düşerek, “keşke toprak olsaydım” haykırışları eşliğinde cehenneme yuvarlanmayı seçebilir.
Yukarıdaki gerçekler eşliğinde cehennem yolculuğunda kendine yoldaş arayan zalimlerin tarihin her döneminde “kullanışlı aptallar” aradığını unutmadan sesimi duyan, yazılarımı okuyan dostlarıma uyarımdır:
Size yapılan teklifin haklarından çok sorumluluklarına odaklanın ve kendi liyakat ve ehliyet seviyenizle işin hakkını verip veremeyeceğinizi iyi değerlendirin.
Hakkı, hakikati samimi bir şeklide yüzünüze söyleyecek Ömer’lerle istişare edin.
Gerçekten o işin ehli misiniz?
Yoksa aranan kullanışlı aptal mı?
Wanting to Become Soil!
The raw material of the body created as the mount of the human soul in the world is clay, which is made up of water and soil.
In this world, which is the duration of a university exam and which we sent for a test that is a “short shadow” compared to eternal life, the last regretful request of the wretched people who listen to their souls/feelings instead of their souls/minds/conscience is this:
To want to be soil!
“We have warned you of a punishment that is near. That day will come and everyone will find before them all the deeds they have done in the world. At that time, the unbeliever will say: “Oh, if only I were soil!”.” Nebe, 78/40.
That day will definitely come.
And…
Everyone will find before them all the deeds they have done in the world…
On that day, those who do not believe, or who live like those who do not believe, will all say in unison:
“Oh, if only I were soil!” Diamond and coal are made up of the element carbon.
How can one of these substances be so shiny and the other pitch black, even though the carbon elements are the same?
To understand this, it is enough to examine the "change process" between the two.
The story of man on earth is the same.
It is left to the will of man to enlighten the mount made of clay and to ascend to the heaven/the earthly chamber/presence with that body; to roll down to the deepest corners of humiliation that will leave animals behind.
Humans, who are potentially created in the “best calendar (Tin, 95/4)” with the expression of the Most Noble Creature (Isra, 17/70):
While they can open the gates of heaven by preserving this high degree; they can also fall to the level of the lowest of the low (Tin, 95/5) and bel hum adal (lower than animals) (A’raf, 7/179) with their own efforts and endeavors, and choose to roll down to hell accompanied by the cries of “I wish I were soil”.
In the light of the above facts, I warn my friends who hear my voice and read my writings, without forgetting that oppressors who seek companions on their journey to hell have always sought “useful idiots” in every period of history:
Focus on the responsibilities of the offer made to you rather than its rights, and evaluate well whether you can do the job with your own level of merit and competence.
Consult with the Omars who will sincerely tell you the truth and the truth.
Are you really an expert in that job?
Or is it the useful idiot who is sought?
Henüz Yorum yok