MUHAMMED ŞAMİL GENÇOSMANOĞLU

-YENİ- HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI İNSANLIĞIN SONU OLABİLİR Mİ ?

HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI İNSANLIĞIN SONU OLABİLİR Mİ ?

“Yeryüzü Gazze’lilere Zindan Olduysa, Yansın Bu Dünya!”

Dünyada, Müslümanlara yönelik ölüm, katliam, zulüm, işkence ve hatta soykırımlar her geçen gün artarak devam ediyor. İsrail Gazze’yi ve Suriye’yi bombalıyor. ABD Yemen’i vuruyor. Çin, Uygur Türklerine asimilasyon uyguluyor. Arakan’da Myanmar’lı Budistlerin zulmü hâlâ devam ediyor. Şimdi de Hindistan Pakistan’a saldırdı. Bu saldırının tarihi arka planı var, bugünün sorunu değil elbet.

Son olayda önce Hindistan saldırıyı başlattı, İsrail’in güvenliğini sağlamak için. Bu saldırının zamanlaması manidar. Bu saldırının arkasında ABD ve İsrail’in olduğunu söylemek için çok fazla istihbarat bilgisine sahip olmanıza gerek yok. Lanetlenmiş kavim, İsrail Pakistan’ı güçten düşürmek, hatta devre dışı bırakmak istiyor… Kendi güvenliği için güçlü bir Müslüman ülke olmasını istemiyor. O yüzden sürekli inek tapar-Hindulara destek veriyor.

Olası bir savaşın dünyayı sarsacağı muhakkak. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Hindistan'ın Pakistan'a yönelik saldırısından derin endişe duyduğunu belirterek, azami itidal çağrısında bulundu. Neden? İki ülke de nükleer başlıklı füzeleri var. Hindistan’ın 172, Pakistan’ın 170 nükleer füzesi bulunuyor.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, “Dünya, Hindistan ve Pakistan arasında askeri bir çatışmayı kaldıramaz.” diyor. İki ülkenin başlatacağı  bir savaşı dünyanın sonunu getirebilir, diyorlar. Olsun! Gazze’lilere zindan olan bu dünya, insanlığa tarumar olsun. Tüm dünyada Müslümana zulüm varken ve insanlık buna sessiz kalmaya devam ederse, yansın bu dünya, gelsin kıyamet! Bebek katili İsrail 100 bin tona yakın silahsız, savunmasız Gazze’lilere bomba attı. Gazze’de katil İsrail 51 binden fazla Müslümanı şehit etti, 120 bine yakın yaralı var. Dünyada cılız kınamalardan başka tepki olmadı.

Bugün dünya İngiliz-Yahudi medeniyetinin etkisi altında. Bu medeniyet kendinden başkasına söz hakkı tanımıyor. Önce Müslümanları kolay lokma olması için bölüyor, sonra yutuyor. Buna karşı gelenlere zulüm ediyor, yok ediyor.

İngiliz Yahudi medeniyetinin koçbaşı İsrail ve abd tıpkı ortadoğuda olduğu gibi dünyanın başka yerlerinde de zayıf, güçsüz, ordusuz, savunmasız Müslüman devletler istiyor. Sivrilen, güçlenen hangi Müslüman ülke olursa hemen onun başına çullanmaya çalışıyor. Bugün Pakistan’da meydana gelen olayları bu sömürgeci, emperyal düşüncelerden bağımsız tutamayız.

Hint alt kıtası dediğimiz bölge de İngiliz Yahudi medeniyetinden nasibini almıştır. Tarihi sürece baktığımızda Hint Yarımadası'nın kaderi, 14 Ağustos 1947 tarihinde Pakistan’ın ayrılmasıyla değişti. Dünyayı sömüren İngiliz-Yahudi medeniyeti, Hint Yarımadası'nın Müslümanlaşmasını önlemek için Pakistan devletinin kurulmasına göz yumdu. İki ulus teorisi diye bir teori ortaya attılar. Hindistan ve Pakistan arasında sorunlu bir bölge bıraktılar ki, Hindu-Müslüman çatışması hep sürsün, taze kalsın, düşmanlıklar canlı tutulsun. Bu bölge Keşmir’dir. Nüfusunun %90’ı Müslüman olmasına rağmen yönetime Hindular getirilmiştir. Müslümanlar ile Hinduları sürekli çatışma halinde tutan bu hamle ile Hint Alt Kıtası'nın Müslümanlaşması tamamen engellenmiştir.

Bu düşüncenin en büyük argümanlarından biri de, 1971 yılında Doğu Pakistan’ın Pakistan’dan koparılarak Bangladeş devletinin kurdurulmasıdır. Bundan mütevellit, yine Sünni olarak kurulan bu Bangladeş devletinin başına sosyalist bir idare getirilerek Müslümanların kendi içlerinde çatışması sağlanmıştır. Bu anlamda aslında Pakistan da Sünni olarak ortaya çıkarılmış bir devlettir. Amaç, Hint Yarımadası'nın İslamlaşmasının önüne geçmek. Asr-ı Saadet’te Hudeybiye Anlaşması ile sağlanan barış ortamında İslam’ın yayılması daha fazla olmuştur. Hint Yarımadası'ndaki barış ortamının ortadan kaldırılması, sürekli çatışma zemininin oluşturulması, İslam’ın burada yayılışını engellemek içindi. Tarihi süreç bu şekilde şekillenmiş, bu noktadan sonra tarihin geri akışına çevrilmesi çok zor. Artık olan olmuştur, bu saatten sonra bizim yerimiz, bizi şartlar ne olursa olsun destekleyen Pakistanlı kardeşlerimizin yanında olmaktır.

Keşmir çok önemli bir bölge ve 78 yıldır çözülemeyen bir sorun. İki ülke Keşmir yüzünden sık sık savaş eşiğine geliyor. Bölgede kırılgan bir güvenlik durumu var. Öyle ki eski ABD Başkanı Bill Clinton, Keşmir'i "dünyanın en tehlikeli yeri" olarak tanımlamıştı. Bu kırılganlık yüzünden burada iki ülke arasında dört defa savaş çıkmıştır.

Bu sorun 1947’lere dayanıyor. İngilizler buraları terk edince, Keşmir'i Hindistan ya da Pakistan'la birleşme konusunda serbest bıraktı. Nüfusun büyük bölümü Müslüman olan Keşmir halkı Pakistan'ı tercih etse de, dönemin prensi Hindistan’la birleşme kararı aldı. Bu karardan sonra Pakistan ile Hindistan arasında iki yıl süren bir savaş başladı. Ateşkesin sonunda Pakistan bölgeden çekilmedi ve Keşmir iki ülke arasında fiilen bölündü.

Hindistan ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adı altında kendine bağladı. Bölge, Hindistan ile Pakistan arasında mücadele alanı haline geldi. Daha sonra krize Çin de dahil oldu. Hindistan ile sınır anlaşmazlığı yaşayan Çin, 1956'dan 1962'ye kadarki dönemde Keşmir'in doğusundaki Aksai-Çin yaylasını adım adım ele geçirdi.

1965'te Pakistan ile Hindistan Keşmir için bir kez daha savaştı. 1972'de imzalanan Şimla Anlaşması ile Keşmir'de, Hindistan ve Pakistan kontrolündeki bölgeler, Kontrol Hattı adıyla ayrıldı.

1999'da, Hindistan ordusu ile Pakistan destekli güçler arasında kısa ama şiddetli çatışmalar yaşandı. Ancak iki ülkenin peş peşe nükleer silah denemesi yapması, olası bir savaşın boyutları konusunda endişelere sebep oldu.

2000'li yıllardaki diyalog çabalarından da bir sonuç alınamadı. Son olarak 2019'da bir kez daha savaş patlak verdi. Hindistan, Pakistan topraklarına 50 yıl sonra ilk kez hava saldırısı düzenledi. Hava saldırılarına Pakistan da yanıt verdi ve iki ülkenin savaş uçakları arasında kısa süreli it dalaşı yaşandı. Hindistan aynı yıl Cammu Keşmir'in özel statüsünü iptal etti ve bölgeyi ikiye ayırdı.

Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde. Cammu Keşmir, halen Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu tek eyalet olma özelliği taşıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Keşmir'in geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesi çağrısına rağmen, Keşmirliler kendi kaderini tayin edemiyor.

Pakistan, dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olma rekorunu Endonezya’nın elinden aldı. 250 milyon Müslüman var. Hindistan’da ise dünyanın en kalabalık nüfusu yaşıyor: 1,4 milyar insan. Yaklaşık 170 milyon Müslümanla, Bangladeş’te yaşayan 165 milyon Müslümandan daha fazla Müslüman bulunuyor.

Pakistan ordusunda 700 bin asker var. Bunların 560 bini kara, 70 bini hava, 20 biniyse donanma personeli. Hindistan’ın ordu personelinin sayısı da 1,46 milyonu buluyor. Hindistan ordusunda 1 milyon 237 bin kara, 75 bin 500 donanma, 149 bin 900 hava ve 13 bin 350 sahil güvenlik gücüne bağlı asker bulunuyor. Hindistan ordusunun konvansiyonel silahları arasında 9 bin 743 topu, 3 bin 740 tankı bulunuyor. Pakistan ordusunda ise 4 bin 619 top ve 2 bin 537 tank var.

Hava gücü konusunda Hindistan daha güçlü. Hindistan'ın 730 savaş uçağı bulunurken, Pakistan'ın ise 452 uçağı var. Donanma gücü açısından Hindistan'ın 16 denizaltısı, 11 muhribi, 16 fırkateyni bulunuyor. İki de uçak gemisi var. Pakistan ise 8 denizaltıya ve 10 fırkateyne sahip. Pakistan’ın savunma bütçesi 7 milyar dolarken Hindistan’ın 75 milyar dolar.

Büyüklükler ve üstünlükler savaşta belli olur. Müslümanların birlik ve beraberliği dünyanın tüm güçlerinden daha büyüktür. Yeter ki Müslümanların zihin dünyası ve gönül dünyası bir olsun.

Pakistan-Hindistan gerilimi, dünyayı nükleer bir kıyametin eşiğine getirebir mi bilmiyorum. Ama İngiliz-Yahudi medeniyetinin eskimeyen hedefi: İslam Coğrafyasını Parçalamak.

Bugün bize düşen Güçlü bir Pakistan, İsrail’in kâbusu olacaksa eğer ki-öyledir-tüm varlığımızla Pakistan’ın yanında olmaktır.

Milli mücadele yıllarında Hint alt kıtası Müslümanlarının ( bugünkü adıyla Pakistan Müslümanlarının) hilafet düşmesin diye hanımlarının kollarındaki altın bilezikleri Anadolu’ya gönderdiklerini biliyoruz.

Hocalı’da ermeni mezalimini ilk tanıyan ülkedir Pakistan.

Ermenistan’ı tanımayan ülkedir, İsrail terör devletini tanımayan ülkedir Pakistan… Rusya krizinde “Türkiye’nin nükleer silahı yoksa bizde var” diyendir Pakistan.

“Pakistan Türkiye’nin doğudaki vilayetidir” diyen Cumhurbaşkanı Ziya Ülhak’ın devletidir Pakistan. Ziya Ülhak deyince; Türkiye’ye çok ziyarete gidince Pakistanlı bazı muhabirler sorar;

“Türkiye size hiç davet göndermediği halde, neden sürekli davetsiz ziyarete gidiyorsunuz diyenlere Ziya Ülhak şu unutulmaz cevabı veriyor: ”İnsan kardeşinin evine davetle mi gidermiş.”

Gün kardeşimizin yanında olma günüdür….

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri