
HATÝCE KÖKSAL DAÐLI
SOSYAL ADALET VE YARDIMLAÞMA
SOSYAL ADALET VE YARDIMLAÞMA
Bu dinde yaþama şeklinde sosyal adalet ve yardýmlaþma ilkedir. Rýzkýný düşkünle, fakirle, yoksulla, yolda kalmýþla, akrabayla, anne babayla paylaþma vardýr.
Zenginin malýnda fakirin hakký vardýr buyuruyor Rabbimiz...
Bu yaþama kýlavuzunda, Rabbimiz; Haksýz kazanç̧, sosyal adaletsizlik, düşük maaþla çalýştýrýlan iş gücü sebebiyle veya baþka sebeplerle, bir tarafýn zenginleþip, bir kesimin yoksullaştýğý bir toplum istemiyor.
Ya da yetim yoksul kalmýþ̧ bir kesimde istemiyor.
Anne babasý sýkýntýda iken veya yakýn akrabasý, akrabasýndan olan yetimler sýkýntý da iken, ferah içinde yaşayan evlat, akraba da istemiyor.
Yaþama rehberimiz Kur'an'ý Kerim'de Rabbimiz bu dinde zenginlerin malýnda yoksullarýn hakký vardýr diyor, ihtiyaçtan fazlasýný infak et diyor, yakýný yetimi yoksulu gözet diyor…
Þener Şen'in baş rolünde oynadýðý Yol Ayrýmý filminde oyuncu Nihal Yalçýn rolünde;
"Hiç̧ kimsenin yararlanabileceğinden fazlasýný tekeline alma hakký yoktur.
Milyonlarca insan açlýktan ölürken, zenginlerin yoksullara verdikleri þeyler,
Kusursuz bir iyilik deðil,
Kusurlu bir haktýr" demiþti.
Ve bu sözün kendisine ait olmadýğýný, sýký bir Ýngiliz abisi 19. yüzyýlda, haklar deklarasyonunu yazan Percy Shelley'nin sözüdür, diyordu.
Ne yazýk ki bu söz onlarýn dillendirdiði gibi Sýký bir Ýngiliz abilerinin değildi.
Bu sözün ASIL SAHİBİ
❗"Zenginlerin mallarýnda açýktan isteyen ve açýktan isteyemeyen muhtaç ve yoksullar için bir hak vardýr." (Zariyat 19) ...
7. Yüzyýlda Kuran-ý kerimde yukardaki ayetlerde ve baþka birçok ayette belirttiği gibi "zenginlerin mallarýnda yoksullarýn hakký olduðunu söyleyen RABBİMİZ'DİR.
Ne kadar üzücü, dünyayý sömüren ingilizlerden, onlarýn deyimi ile, sýký bir Ýngiliz abilerinden duyup, benimseyip, gururla dile getiriyor, ülkemin sanatçýlarý
Lakin bir çoğu Allah bize hangi hakký sunmuþ̧ diye merak edip bir kez bile anlayarak okumamýþlar Kur’an’ý.
Ve ne kadar üzücü̈ ne kadar tembel insanlarýz biz Müslümanlar, Kuran-ý dünya insanýna duyurmak þöyle dursun, bizler anlayarak okumamýþýz kendimiz duymamýþýz, yaþamýmýza uygulamamýþýz ayetleri.
"Zenginlerin malýnda yoksullarýn hakký vardýr "
Varlýklý olanlar, muhtaç durumda olanlara iyilik ettiði lütfettiði kanýsýyla zekât ya da sadaka olarak yardým yapýyorlar, yapýyoruz deðil mi!
Oysa bu bir lütuf deðil, bir iyilik değil fakirin, muhtaç durumda olanýn, mahrum býrakýlmýþ̧ olanýn hakkýdýr diyor Rabbimiz.
Çünkü̈ insanlarýn yoksul ve mahrum oluþlarýnýn nedeni;
Haksýz paylaþým…
Zengin olanlarýn zenginleþmesi basamaklarýnda,
Çalýþanýna tam manasýyla hakkýný vermeyiþi,
Kendisi yüzde yüz kar ederken, zor þartlarda o ürünü üreten ve o kârý ona sağlayan işçisine ancak asgari ücret diye kazancýnýn çok çok cüzi miktarýný ödemesi…
Dengesiz paylaþým, ihalelerdeki yolsuzluklar, faiz sistemi, satýþlardaki orantýsýz artýşlar, adam kayýrma bu ve benzeri birçok sebepten, bir taraf iyice yoksullaþýrken bir kesim de iyice zenginleþmesi…
Rabbimiz ne diyordu ayette;
"Çardaklý ve çardaksýz bahçeler, hurma(lar), ürünleri çeşitli ekinler, birbirine benzeyen ve benzemeyen biçimde zeytin ve narlarý yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin!
Toplandýðý gün de hakkýný verin (zekâtýný ve sadakasýný verin),
Fakat israf etmeyin! Şüphesiz ki O, israf edenleri sevmez”. (Enam 141)
Toplandýğý gün yani hasat günü hakkýný verin diyordu bu hak ile dile getirilen söz, parantez içinde zekât ya da sadaka olarak çevrilmiş ve açýklanmýş fakat bu hak zekât ya da sadaka olmakla birlikte, daha çok onu üreten, toplayan, emek veren, yetiştiren, hasat eden, toplayan işçilerin hakký olsa gerek…
Zaten bazý müfessirlere göre de hasat günü hakkýný veriniz direktifiyle zekâtýn kastedilmiş olmasý kesin değildir. Çünkü ayete ilişkin bazý rivayetlerde de burada amaçlananýn sýnýrlarý, belirsiz hak ya da sadaka olduğu ifade edilmektedir diye açýklama eklemişler.
Diğer taraftan, bizler için yeryüzünü döşeyen akar sular var eden, bulutlarla yağmuru taşýyan, bir çok renkte ve tatda ekinler, yemişler, meyveler, sebzeler yaratan, bunlarýn çoğalmasý, hayatýný idame ettirmesi için, küçücük arýyý görevlendiren, insanlarýn beslenmesi ve faydalanmasý için hayvanlarý yaratan, yer altý madenleri var eden Rabbimizin bizlere bütün bunlarý ihsan ettiği gibi,
Bizlerin de insanlara öyle ikram etmesini bekler ihsaný sýnýrsýz olan Rabbimiz.
"Allah'ýn sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun.” (Kasas 77)
“Allah, adaleti, ihsaný ve akrabaya vermeyi emreder.” (Nahl 90)
“Ana-babaya ihsan edin!” (Nisa 36, Enam 151, İsra 23)
“Allah ihsan edenleri sever.” (Âl-i İmran 134, 148, Maide 13, 93)
“Allah muhsinlerin, ihsan edenlerin ecrini zayi etmez.” (Tevbe 120, Hud 115)
❗”…ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: 'İHTİYAÇTAN, ARTAKALANI’. Böylece Allah, size ayetlerini açýklar; umulur ki düşünürsünüz." (Bakara 219)
Daha nice ayette ihtiyaçtan fazlasýný infak edin diyordu Rabbimiz.
Bir evin varken ikincisini al, bir araban varken ikincisini ya da daha lüksünü al, mal biriktir, altýn biriktir, döviz biriktir demiyordu ve faize yatýr…Paralarýný kat kat zengin ol da demiyordu. Çünkü dünya hayatý kýsa ve kaçtýğýmýz ölüm bize gün ve gün yaklaşarak gelmekte, hesap günü var. Onun için kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmayýp, ebedî bir hayat inşa etmeliyiz.
"Ey iman edenler, hiç bir alýş-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadýğý gün gelmezden evvel, size rýzýk olarak verdiklerimizden infak edin... (Bakara 254)
(Mallarýnýzýn bir bölümünü) Allah yolunda harcayýn. Sakýn kendinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayýn. Hiç kuşkusuz Allah iyilik yapanlarý sever. (Bakara 195)
Mal biriktirmek çoðaltmak yerine, ne diyordu Rabbimiz;
"Sen yakýnlara, yoksula ve yolda kalmýşa hakkýný ver! Allah’ýn rýzasýný isteyenler için bu, hayýrlý olandýr. İşte onlar kurtulanlarýn ta kendileridir". (Rum 38)
“Onlar mallarýnda açýktan isteyen ve açýktan isteyemeyen(ler) için bilinen bir hak bulunanlardýr.” (Meariç 24, 25)
Muttaki olanlar, Allah'ýn rýzasýný gözeterek,
"...malýný sevdiği halde akrabasýna, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazý dosdoğru kýlýp zekâtý ödeyen" dir…” (Bakara 177)
"Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarýný soruyorlar.
De ki:
“Sevap kazanmak için harcayacağýnýz şeyleri öncelikle ananýza, babanýza, akrabanýza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmýşlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanýz, Allah onu mutlaka bilir." (Bakara 215)
❗Bütün bu paylaşýmlar ve infaklar Allah’ýn farz kýldýğý, belirlediği kulluk hakkýdýr. Tevhit ilkesidir,
Varlýklý O'lanýn Allah'ýn o'na ihsan ettiğinden, çalýşanýna, yoksula, yetime ve yolda kalmýşa hakkýný vererek, görevini, sorumluluğunu, borcunu yerine getirdiği halde, yine de Allah ona dünyada ödül olarak malýna, rýzkýna, sağlýðýna, bereket vaad ediyor, ikram ediyor ve cennette de ödülünü eksiksiz olarak vereceðini söylüyor…
"Mallarýný Allah yolunda harcayanlarýn durumu, yedi baþak veren ve her baþakta yüz dane bulunan tohuma benzer. Allah dilediðine kat kat verir: zira Allah, (rahmetiyle) sýnýrsýzdýr, her þeyi tarifsiz bilendir. (Bakara 261)
Rabbimizin bu ve benzeri ayetlerde bildirdiði gibi.
Ayrýca bu davranýþ̧, yani varlýklý olanýn malýný infak etmesi ve hakký olana hakkýný adaletli bir şekilde ödemesi,
Ýnsanlar arasýnda, akrabalar arasýnda, sevgi baðý oluşturuyor; toplumdaki adaletsizlik, eþitsizlik ortadan kalkýyor, yetimler ve mahrum olanlarýn ihtiyacý gideriliyor
Toplumda sevgi, barýþ̧, iyilik, güven tesis ediliyor…
"Onlar ki, mallarýný gece, gündüz; gizli ve açýk infak ederler.
Artýk bunlarýn ecirleri Rableri Katýndadýr, Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardýr." (Bakara 274)
O hâlde kim Allah'a güzel bir borç̧ verecek?
"Allah'ýn kat kat fazlasýyla geriye ödeyeceði güzel borcu O'na verecek kimdir?
Allah alýr ve kat kat fazlasýyla geri verir;
Hepiniz sonunda O'na döndürüleceksiniz". (Bakara 245)
Selam ve dua ile,
Hatice Köksal Dağlý
2 Yorum
Emine Söðüt
01 Mart 2025Abdulkadir.demi
02 Mart 2025