AHMET AVANLIER

Neden Kahrolmuyorlar ?

NEDEN KAHROLMUYORLAR ?

Öyle demiþti bir dörtlüðünde üstad Necip Fazýl, “Yýkýlasýn! israil enkazýný göreyim, sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim”

Yüreði yanan, Ýslâmýn deðerlerine sevdalý, dertli olan binlerce yürek amin deriz bu dörtlüðü duyunca. Amin, amin, amin milyon kere amin.

Sonra bir zulüm haberi gelir Filistin’den, zalimin zulmüne maruz kalan kardeþlerimizin haberi. Aslýnda hemen hemen her gün oluyordur böylesi zulüm o mazlum belde de ama biz bazen duyuyoruzdur. En üst perdeden kýnýyoruzdur zulmü de zalimi de ve boðazýmýz yýrtýlýrcasýna baðýrýyoruzdur “Kahrolsun Ýsrail” diye.

Pandemi zamanýydý. Yine yüreðimizi kanatan bir haber almýþtýk ilk kýblemizden, kýymetlimizden. Zalim, pis postallarý ile yine mescidimizi kirletmiþ, onlarca kardeþimizi yaralamýþ, sinir uçlarýmýza dokunmuþ ve tepkimizi ölçmek istercesine hadsizlik yapmýþtý. Parça parça olsak da susmamýþtýk yine elhamdülillah. Bir çok STK ayrý ayrý günlerde, belki de ayrý ayrý yerlerde slagonlar atmýþtý ve lanetlemiþti zalimi. “Kahrolsun” demiþti. Sanki herkesin Kudüs’ü ayrýymýþ gibi, sanki herkesin davasý ayrýymýþ gibi, baþka baþka ilk kýblemiz varmýþ gibi bir araya gelememiþtik. Buna tabelamýz mý, logomuz mu engeldi bilemiyorum ama olamamýþtý yine. Ama en gür sesle demiþtik “Kahrolsun Ýsrail” diye.

Sonra þehrimizde akil, dertli aðabeyler el attýlar duruma. Pandemi olmasýna raðmen konvoy yapýlmýþtý tüm þehirde. Filistin bayraklarý ve Türk bayraklarý daðýtýldý yüzlerce. Ne muhteþem gündü, 1000 araçlýk konvoy tüm Kayseri sokaklarýný gezmiþti. Eminim Tüm Türkiye’de organize edilen bu konvoylarýn vermek istediði mesaj ulaþmýþtý kafire. Biz ve küfre olan kinimiz buradayýz diyorduk ve en gür sesle atýyorduk sloganýmýzý “Kahrolsun Ýsrail” diye.

O kadar yüksek sesle söylememize raðmen, neden kahrolmadýklarýný düþündüm sonra. Neyi eksik veya yanlýþ yapýyorduk ki…

Önce bir araya gelmeyi beceremediðimizi fark ettim. Sordum kendi kendime… Logomuza olan sevgimiz davamýza olan sevdamýzýn önüne mi geçiyordu?. Derneðine mâl olmayacaksa, STK’sýndan bilinmeyecekse atýlan sloganýnda, yapýlan eyleminde kazanç getirmeyeceðine inananlarýn fitnesine mi yenik düþüyorduk her seferinde? Milyon tane ortak noktasý olan koca koca adamlardýk ama ayrýþacak bir noktayý bulmakta hiç mi zorlanmýyorduk yoksa? Hatta Konu Kudüs iken dahi düþebiliyor muyduk bu gaflete?

Bir araya gelebildiðimiz o muhteþem  günde de, öyle bir organizasyon yapmýþtýk ki…  araçlarýn toplanmasý, organize olmak, yola çýkmak, þehri turlamak derken seçilen saat yüzünden Kayseri için Allah korusun akþam namazýný kaçýrma riski vardý. Nitekim, bu risk nedeni ile toplanma yeri olan Talas Paraþüt alanýna gittim. Gençler vardý alanda pýrýl pýrýl. Üzerlerine farklý renkte yelek giymiþler ve biraz sonra alana gelmesini bekledikleri 1000 araçlýk konvoyu karþýlayacaklardý.  Gözlerindeki heyecandan da etkilenmiþtim doðrusu. Ne güzel demiþtim, böyle Kudüs ile dertlenen gençlerin olmasý. Birazdan akþam ezaný okundu. Birkaç arkadaþýmýz ile paraþüt alanýnýn hemen yanýndaki camiye doðru yürüyorduk ve yanlarýndan geçerken gençlere “Haydi akþam namazýný kýlalým” dedik. O kalpleri Aksa sevgisi ile dolu gençler, alan güvenliði ve organizasyon ile ilgili görevleri olduðunu söyleyerek camiye gelmediler. Biz ise hüznümüze hüzün katarak kýldýk akþam namazýmýzý. Ama inanýn bu onlarýn deðil bizim gafletimizdi. Çok söz üretmiþtik, bir sürü slogan ezberletmiþtik ama amellerimizdeki eksiklikten örnek olamamýþtýk ki gençlere. Namazýn ne demek olduðunu yaþayarak öðretememiþtik. Kim bilir belki biz de tam anlayamamýþtýk. Namazdan sonra dýþarýda konvoyu bekledik. Akþam ve yatsý namazý arasý kýsa olduðu için yatsý ezaný okunmaya yakýn geldi 1000 araçlýk konvoy. Bir süre sonra alan Türk ve Filistin bayraklarý ile dolmuþtu. Genci, yaþlýsý… kadýný, erkeði… muhteþem bir kalabalýk en gür sesle “Kahrolsun Ýsrail” diye baðýrdýk. Konuþmalar oldu… kýnadýk… kýnadýk… kýnadýk.

Bunlarýn hepsi olmalýydý dostlar. Sesimizi duymalýydý kafir. Küfre olan kinimizi, deðerlerimize olan baðlýlýðýmýzý görmeliydi elbet. Haddi aþarsa nasýl bir kalabalýk ile karþýlaþacaðýný, duyarlý olduðumuzu görmeliydi elbet. Bir gün yenileceðini, Hâk gelip bâtýlýn zail olacaðýný bilmeliydi elbet. Kahrolmalýydý ve kahrolacaktý elbet.

Ama Kahrolmuyorlardý… Çünkü Kur’an’daki Müslümanlarý görmüyorlardý karþýlarýnda. Çünkü Selehattin Eyyübi  Hazretlerinin dediði gibi önce camileri doldurmalýydý gençler, çünkü önce zaferi nasip edecekle aramýzý düzeltmemiz gerekiyordu, çünkü secde ile buluþunca nasip olacaktý zafer… Tarihte de böyle olmuþtu, bugünde böyle olacaktý.
Yavuz Sultan Selim Han Mýsýr Fethinde askerlerinin çantalarýný kontrol ettirip hiçbirinin harama tevessül etmediðini, geçtikleri baðlardan bahçelerden izinsiz meyve almadýklarýný teyit ettikten sonra yürümüþtü sefere ve fetih öyle gelmiþti. Bu günde haramlardan kaçtýðýmýz, Kur’an’ýn bahsettiði Müslümanlar olduðumuz zaman gelecek Aksa’nýn özgürlüðü…

Nefesimiz tükeninceye kadar anlatmalýyýz gençlere namazý, Ýslâmý, tarihi, haramý, helali, adaleti, kardeþi, dostu, düþmaný… Yaþayarak anlatmalýyýz hem de…

Ýþte asýl o vakit “Kahrolacak Ýsrail”

Kur’an’ýn bahsettiði Müslümanlar olmak duasý ile…

Ahmet AVANLIER /28 Ocak 2023

1 Yorum

Erdal Ergenç

Erdal Ergenç

29 Ocak 2023
Eyvallah sevgili dostum. Ne kadar da haklýsýn. Derdi olmalý insanýn, derdi olana bin selam olsun

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri