- 25 Nisan 2025 - BİR AVUÇ PETROL…
- 18 Nisan 2025 - ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?
- 09 Nisan 2025 - MEDENİYET, TEKNOLOJİ, YABANCILAŞMA
- 27 Mart 2025 - -YENİ- ŞEHİR VE ŞEHİRLEŞME…
- 19 Mart 2025 - TURİZM VE KALKINMA
- 12 Mart 2025 - GARİPSENECEK BİR DURUMDU BU.
- 05 Mart 2025 - İNSAN BU YA...
- 28 Şubat 2025 - YÜZEYSEL NETİCELER…
- 19 Şubat 2025 - MESELE YÜK ALMAK…
- 13 Şubat 2025 - SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ…
- 06 Şubat 2025 - KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR
- 01 Şubat 2025 - AİLE, BOŞANMALAR VE TESPİTLER…
- 25 Ocak 2025 - MESELE, BUNDAN MI İBARET?
- 16 Ocak 2025 - BİLGİNİN FAY HATTI (1)
- 08 Ocak 2025 - ARABESK KÜLTÜR…
- 02 Ocak 2025 - COĞRAFİ SİYASET…
- 26 Aralık 2024 - İLETİŞİM VE ULAŞIM…
- 18 Aralık 2024 - İKLİM MÜLTECİSİ
- 11 Aralık 2024 - KÜRESELLEŞME VE SORUNLAR…
- 05 Aralık 2024 - KİM NE ANLADI?
- 27 Kasım 2024 - TEŞBİHTE HATA VAR MI?
- 20 Kasım 2024 - İKLİM VE ÇEVRE…

MEHMET TOPUZ
-YENİ- GELİŞMİŞLİK STANDARTLARI…
GELİŞMİŞLİK STANDARTLARI…
Dünya ülkeleri nezdinde gelişmişlik standartları sadece ekonomik parametreler dâhilinde bir tasnife tabi tutulmaması kanaatindeyim. Bildiğiniz üzere ülkelerin gelişmişlik standartlarının gelişmemiş ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelik ilerleyişi, kendi içinde bir narsizim barındırmaktadır. Ve bu anlayışın batılı ülkelerde oluşturduğu boş özgüven ne yazık ki diğer ülke vatandaşlarında bir özgüven eksikliğinin oluşmasına neden olmaktadır.
Şayet dünya ülkeleri nezdinde gelişmişlik standartları batılı zihniyetlerin çizdiği çerçeve etrafında bir bütünlük oluşturuyorsa batının ve batılı anlayışın bugün dünyada meydana getirdiği sömürü anlayışı, savaşlarda soykırımcılara verdikleri destek, olmayan sonradan uydurulma kültür anlayışlarını sosyal medya aracılığı ile iki bin yıllık olan kültürlere empoze etmeye çalışmaları ve dünya coğrafyasında mazlum insanları teknolojik afetlere maruz bırakma düşünceleri, dünya ve bütün insanlık için yeniden sorgulanması gereken bir durum niteliği taşımaktadır.
Şöyle dünya ülkelerinin bu konuda yer edindiği tepki kendi kültürlerine bağlı olarak kaydettikleri vicdan sahibi olma anlayışları kapitalist düşüncenin esiri olmuş gözükmektedir. Batı dünyası için sömürü sisteminin getirdiği imparatorluk düşüncesi buz dağının üzerine inşa edilmiş gözükmektedir. Çünkü batının medeniyet anlayışı kendi içinde bir kültür barındırmadığı gibi, elde ettikleri teknoloji ile doğa ve insan üzerinde hüküm sürme çabaları ve sosyal medya aracılığı ile kendilerini sempatik gösterme anlayışları batılı anlayışın psikolojik bunalım halini oluşturmaya devam ettiğini gösterdiği gibi suçlarını da bir maskenin altına gizlemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Ve bu anlamda batı ve batılı anlayış hiçbir vakit gelişmemiş ve orta çağ karanlığını hala yaşamaya devam ettikleri de aşikârdır. Ve bu hala batılı söylemlerden anlaşılmaktadır.
Kıbrıs bizim vatanımızdır.
Öncelikle şunu belirteyim. Kıbrıs bizim vatanımızdır. Vatan kıldığımız yerleri çok kolay terk etme gibi bir anlayışa, millet olarak sahip değiliz. Tarihimiz bunun delilleri ile doludur. Çeşitli entrikalar, oyunlar ya da bir takım olgu ve olaylara tarih boyunca hiçbir vakit eyvallah edilmediğini de bilmeyenler ya da anlamak istemeyenler tarihimize bakarak anlayabileceği kanaatindeyim. Bu böyledir ve daima böyle olmuştur. Rum kesiminin ise özellikle batıdan aldığı destek ile bir takım üstünlük kurma çalışmaları çok hoş karşılanılacak bir durum değildir. Yine Rum kesiminin Avrupa dan aldığı desteklerle güya kendini adanın tek sahibi ve hamili gibi hatalara sürüklendiği gözükmektedir. Tarih, sakal tıraşının ne demek olduğunu da, kesilen kolun ne anlama geldiğini de anlatmaktadır.
Batının çocukları…
Batının çocukları bugün ne yazık ki Filistin’de soykırım yapmaya devam ediyorlar. Sadece bu mu? Elbette hayır; yaptıkları soykırımı dünya bültenlerinde rahatlıkla ifade edebilmeleri, güçlü oldukları yanılgısına düştükleri ve batının medeniyet dediği kavramın kan ve göz yaş ile eşdeğerde olduğunu göstermektedir. Ve bugün gelişmişlik standartlarının üzerine bedava, sömürü anlayışı ile oturan batılı zihniyet, kendilerinin dünyaya deklare ettiği gelişmişlik standartlarının çok uzağındadırlar. Durumu kurtarma çabaları ise günü geldiğinde dünya mazlumlarına yaptıkları zulmün bedelini bütün dünya ülkeleri tarafından kendilerine iade edilebilir. Haklı gerekçelerle…
Sonuçta, beşeriyetin huzurunu bozmakla, kapitalist sömürü anlayışı ile başlattıkları haçlı seferleri belki son bulmamış olabilir. Ve bir vakitler bir Amerikan başkanının seçimden sonra yaptığı haçlı seferleri başlamıştır ifadeleri de o günden bugüne yapılanların unutulduğu anlamını da taşımamaktadır. Ve batı doğunun zenginliklerini yağmalamaktan vazgeçmelidir.
Henüz Yorum yok