- 11 Nisan 2025 - ÇAĞDAŞ ZÜLBİCÂDEYN
- 09 Nisan 2025 - KISKANMA HAKKIMI KULLANMAK İSTİYORUM
- 25 Mart 2025 - HATIRALARIN GÖLGESİNDE İTİKÂF
- 25 Mart 2025 - -YENİ- HATIRALARIN GÖLGESİNDE İTİKÂF
- 13 Ocak 2025 - KUSURSUZ BİR CENAZE
- 07 Ocak 2025 - ZORLA DÖNÜNCE Mİ?
- 25 Aralık 2024 - GASSAL ELİNDE MEYYİT
- 17 Aralık 2024 - GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ
- 09 Aralık 2024 - HAZIR OLMAYANLAR İÇİN
- 03 Aralık 2024 - BİR TUTAM PİŞMANLIK
- 26 Kasım 2024 - CAMİ VE ÇOCUK SESİ
- 22 Kasım 2024 - NE SAĞLAM BİR ÇINARDI
- 06 Haziran 2024 - BİR GÜNDE İKİ SABAH NAMAZI
- 23 Mayıs 2024 - İRAN’DA HELİKOPTERİ KİM Mİ DÜŞÜRDÜ?

HAŞİM AKIN
-YENİ- ASIL YARIŞ BURADA
ASIL YARIŞ BURADA
Biz genelde kabrin dış kısmıyla ilgilenir, mezar taşı ve süslemeleriyle aile adına puan kazanmaya odaklanırız. Ama asıl önemli olan da içidir.
-
Kabrinizin geniş ve rahat olmasını ister misiniz? “Önemli mi?” diye sormayın elbette önemlidir. 1+ 1 bir evde oturmanın keyfi ve konforuyla 4+1 ev aynı mı olacak? Elbette insan geniş ve rahat bir evde oturmak ve keyfine bakmak ister. Gerçi gözü bir türlü doyamayan insan için “geniş ev” kavramının bir tanımı da yoktur. Her defasında elinde var olanı küçük ve bayağı görecek, gözünü yukarıya dikecektir ama…
Geniş ev meselesi kenarda duradursun ama geniş kabir nasıl kazanılır? Biz ona bakalım. Reçete aşağıdaki örnekte açıkça duruyor.
Müzeyne kabilesine mensup ve adı Abdüluzzâ olan bir gençti. Babası, o küçük yaştayken öldü ve zengin bir adam olan amcasının yanında büyüdü.
İslam’ın zuhurundan sonra bir gün amcasından Müslüman olmak için izin istedi. Amcası buna karşı çıktı ve “böyle bir şey yaptığı takdirde sırtındaki elbiseye varıncaya kadar her şeyini elinden alacağını” söyledi. O da tüm dünyayı elinin tersiyle itip İslam’a koştu.
Giyecek bir elbisesi kalmadığından annesi ona “bicâd” denilen bir kumaşı (veya bir kilimi) ikiye bölerek bir tür elbise yaptı. Medine’ye varınca sabah namazında kıyafetiyle Resûl-i Ekrem’in karşısına çıktı. Hz. Peygamber de “Sen Abdullah Zülbicâdeyn’sin” dedi.
Zülbicâdeyn Tebük Gazvesi sırasında hummaya yakalandı ve bir gece şehit oldu. Cenaze namazı Resûlullah (s.a.v) tarafından o gece kıldırıldıktan sonra yakılan bir ateşin ışığında defnedildi. Resûl-i Ekrem (s.a.v) kabrinin geniş tutulmasını ve naaşının hırpalanmadan taşınmasını emretti; ardından bizzat kabrine inerek Hz. Ebû Bekir ve Ömer’in yardımıyla naaşı alıp kabre koydu.
Dünyaya önem vermemek ve elinin tersiyle itebilmek kabri genişletiyormuş. Dar kabirden korkanlar için duyurulur. İman mı dünya mı? Şöhret mi iffet mi? Takva mı fücur mu? Başkalarının yargısı mı Allah’ın takdiri mi?
2. Kabrin neresinde olalım? “Ben öldükten sonra kabrin önüyle arkasının ne farkı olacak ki” diye düşünebilirsiniz. Siz otobüsün önünde olmak yerine en arkasında oturmaya razı olur musunuz? Herkes önde, manzarası güzel bir mekânda, hizmete yakın bir yerde yer almak isterdi. Otobüs bileti bir yana ama kabrin önünde olmak mümkün mü? Evet, bunun da ilacı var.
Câbir’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v), Uhud Gazvesi’nde şehit düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra:
“Bunların hangisi daha çok Kur’an bilirdi?” diye sordu.
Şehitlerden hangisi gösterilirse, önce onu kıbleden yana kordu. (Buhâri)
Burada da Kur’an-ı Kerim belirleyici rol oynadığını gördük. Daha doğru bir ifadeyle bizim Kur’an’la olan münasebetimiz belirleyici noktaya oturdu. Kur’an-ı Kerim’e karşı olan ilgisi ve hayat aktarılmış bilgisi öne geçenler; kabirde de öne geçtiler.
3. Kabirde kimlerle olmak iyidir?İnsan her yerde sırtını dayayacak dostlarla beraber olmak ister. Sıkıntılı durumlarda onu koruyacak ve felakete engel olacak birilerinin yakınında olmasını ister.
Bunun için neler yapmak lazım diyenler için hadisi şerifte reçete hazır. “Mü’min kabre konulunca, namaz başucuna, oruç sağ tarafına, zekât sol tarafına, diğer salih amelleri ayakucuna gelir. Melekler azap etmek için gelir; ama namaz: ‘Benden geçemezsiniz!’ der...” (Ahmed b. Hanbel) Öyleyse herkes kendi azığının ne kadar yeteceğine bakmalı…
4. Size hiç kimse dokunmasın mı?Ahiret yurdunun ilk kapısı olan kabirde her gelen özel bir karşılama törenine muhatap oluyormuş. Sa’d b. Muaz (r.a) gibi çok özel bir değere sahip, zor zamanların yiğidi bir Müslümanın ardından Allah’ın Habibi (s.a.v) bizi korkutacak bir uyarıda bulundu.
“Ah bu kabir! Eğer biri bundan kurtulacak olsaydı, Sa’d b. Muaz bundan kurtulurdu. Fakat yine de kabir onu sıktı, sonra bırakıldı.” (Nesâî, Cenâiz 115; Ahmed b. Hanbel, 6/55)
Kabir taşımızı geride kalan yakınlarımız yaptıracak olsa da kabrin içinin dizaynını biz kendimiz yapıyoruz.
Hangi tür bir kabirde rahat edeceksek ona göre hazırlık yapmak gerekirmiş.
Yarış başladı ve devam ediyor…
Henüz Yorum yok