ADNAN KALKAN

İMDAT ÇAĞRISI: GENÇLİĞİ KAYBEDİYORUZ

İMDAT ÇAĞRISI: GENÇLİĞİ KAYBEDİYORUZ

Gençlik kanayan yaramız. Gençlik, üzerine en çok konuştuğumuz ama icraata gelince rol model olamadığımız kesim. Gençlik, anne babaları muhafazakar veya dindar kendileri ise seküler ve dinden uzak.

Son zamanlarda gençlerin milli ve manevi değerlerden uzaklaşması ve seküler hayatı tercih etmesi az da olsa bir kesimi uyandırmış, daha doğrusu ateş düştüğü yeri yakmış, henüz ateşin ulaşamadığı ama hızla yakınlaştığı kişilerin ise hala derin bir uykuda olduğu gerçeği....

Sivil toplum kuruluşlarıyla, kanaat önderleriyle, uzmanlarla, dertli gönül insanlarıyla sürekli irtibat ve iletişim halindeyim. Hepsinin ortak kanaati "gençliğin kendi kültür ve inancına yabancılaştığı ve seküler hayata kayıp milli ve manevi değerlerden uzaklaştığı" kanaati var. Çözüme gelince bir çoğu ve birçoğumuz tıkanıyoruz.

Elbette bu gençlik durup dururken bu hale gelmedi. Elbette sebepleri tek yerde toplamak da doğru değil. Lakin ortada bir gerçek var: derin gaflet uykusu gerçeği.

Gençliğin gidişatını ve büyüklerin vurdumduymazlığını dert edinen bir dostum gençliğin bu olumsuz gidişatının temelinde çok önemli bir tespitte bulundu. Tespit şu: "bizim büyüklerimiz arsa ve rant peşinde koşmaktansa biraz gençliğin derdi ile dertlenseler, gençlik bu hale gelmezdi. Lakin büyüklerimiz gençliğin derdiyle dertlenmektense, arsa ve rant peşinde koştukları için gençlik bu hale geldi." Acı ama gerçek...

Büyükler gençlere rol model olamadılar. Gençliği maddi kaygılarına feda ettiler. Babalığı sadece para kazanmak, çocuklarını iyi okullarda okutmak ve onların maddi isteklerini yerine getirmek olarak anladılar. Geldiğimiz noktada bu gençlik, onların bütün değerlerini ayaklar altına aldı. Ülkesine, milletine, ümmete, ailesine ve hatta kendine yabancılaştı. Hatta celladına aşık olmuş gibi, yıllarca kendi evladına kan kusturan, tesettürüne, inancına savaş açanlara bu gençlik gidip oy verdi. Celladını kendine yönetici yaptı. Oysa bu gençliğin anne babası alnı secdeye giden ama secdeden gelir gider hesabı yapan bir vaziyet almıştı.

Efendiler kendinize gelin. Nesli kaybediyoruz. Milli Eğitim bakanlığı ve Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı el ele Türkiye Yüzyılının Milli Müfredatını yapıyorlar. Gerçi Talim Terbiye Kurulu burada sadece danışma Kurulu hükmündedir. Müfredatın yapılmasından sorumlu bakan yardımcısı, ortaöğretim genel müdürü, müfredat ve ders kitapları daire başkanı, bu müfredatı hazırlayanlardan ne kadar haberdar? Müfredatı hazırlayan kişileri kim seçti? Sayın bakanın iddialı bir şekilde vurguladığı milli ve manevi değerlerimizi referans alan müfredat olarak mı karşımıza çıkacak, yoksa Kanada, Avustralya gibi ülkelerin müfredatı ile mi yamalı şekilde bize ulaştırılacak? Müfredat gençliği değerlerine yabancılaştırmaya devam mı edecek?

Şu anda gençlik celladına aşık olmuş ve düşman olan batıya yüzünü çevirmiş durumda. Fırsatı olan dışarı kaçmak istiyor. Peki bu ülke nasıl ayakta duracak? Biz nasıl bir medeniyet inşa edeceğiz? Gözü dışarıda olanla ev yapılır mı? Biz bu gençliği nasıl bu hale getirdik? Milli Eğitim bu işin ciddiyetinin farkında mı?

Diğer taraftan ey anne babalar titreyin ve kendinize gelin. Silkelenin ve dünyevi hırslarınızdan kurtulup çocuk ve genç yetiştirmeye çalışın? Maddiyata hapsolup manayı terk etmeyin. Mide öyle ya da böyle doyar, peki ya çocuklarınızın aklı, kalbi, ruhu? Akıl kalp ve ruh celladının elindeyse boşa kürek çekiyorsunuz demektir.

RTÜK sosyal medyayı bir an önce kontrol altına almalı. Sosyal medya platformlarında hem cinsel sapkınlık hem LGBTİQP sapkınlığı hem de anarşizme yönlendiren içerikleri denetleyen yok. Televizyonlardaki kin ve nefret uyandıran ve gençliği çetelere, mafyalara yönlendiren film ve dizileri RTÜK ceza yazmaktan öte, yayın yasağı getirmelidir ve yayından kaldırmalıdır.

Ey sivil toplum kuruluşları! Bırakın artık maddi getirisi olan projelerle uğraşmayı. Nesli kaybediyoruz. Bütün projelerinizi eskiden olduğu gibi hiçbir kurum ve kuruluştan para almadan, kendi cebinizden harcama yapmak şartıyla ve en yakınınızdan başlayarak yapın ve bu dertle dertlenerek nesli ihya medeniyeti inşa mefkûremize hizmet etmeye çalışın. Bir araya gelip çay içip, yemek masalarında çeşit çeşit yemeklerle poz vermeyi bırakın artık.

Bugün Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasını, İsrail'in Gazze katliamından daha fazla gündem yapan bir nesil var. Kendi dini ve değerleri ile yaşamayan ve kendini bırakın dindarlığı, muhafazakar olarak bile konumlandıramayan çocuk ve gençleriniz var.

Nesli ihya medeniyeti inşa mefkûremize hizmet etmek istiyorsak arsayı, tapuyu, yapıyı, kasayı, masayı bir tarafa bırakıp, şeytan taşlamak yerine salavat getirmek anlamında çalışmamız gerekiyor. İhlas, cesaret, basiret, feraset ve gayret ile kuşanıp mücadele etmemiz gerekiyor. Öğrenilmiş çaresizlik ve aşağılık kompleksini bir kenara atıp mücadele etmemiz gerekiyor. Aksi halde bizim yetiştirdiğimiz gençler cella adına aşık olup, onlarla birleşip bizimle savaşacaklar. Yani bizim değerlerimizle savaşacaklar. Nitekim öyle oldu da. Aklınızı başınıza alın ve Allah katında vereceğiniz hesabı düşünerek harekete geçin. Bu bir imdat çağrısıdır; şimdi değilse ne zaman biz değilse kim?

Adnan Kalkan

adnankalkan01@gmail.com
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan
instagram: adnankalkan01
Facebook: adnankalkan01

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri