- 08 Temmuz 2025 - -YENÝ- ÝSLAM DÜNYASI NEDEN BU HALDE!?
- 28 Haziran 2025 - KAYBOLAN ÝNSANLIÐI ARIYORUM!?
- 13 Haziran 2025 - BEN YETKÝLÝ OLSAYDIM!?
- 31 Mayýs 2025 - GAZZE, SENÝNLE BÝRLÝKTE GÖZYAÞI DÖKÜYORUZ!
- 15 Mayýs 2025 - TÜRKÝYE NELERE DÝKKAT EDECEK!?
- 29 Nisan 2025 - DEPREM NEDÝR BÝLÝYOR MUYUZ!?
- 18 Nisan 2025 - FÝLÝSTÝN'E NE OLDU!?
- 06 Nisan 2025 - ÝÇÝMÝZDEKÝ BEYÝNSÝZ SÜRÜNTÜLERE SESLENÝYORUM!
- 19 Mart 2025 - TÜRKÝYE ADIM ADIM EKREM ÝMAMOÐLU'NU KONUÞUYOR!
- 10 Mart 2025 - ORUÇ, BÝR ÝMAN GÖSTERGESÝDÝR!
- 23 Þubat 2025 - AMERÝKA'YA AÝT BÝR DÜNYADA SIÐINMACI GÝBÝ YAÞAMAK!
- 12 Þubat 2025 - CHP ÝLE CUMHURÝYET TARÝHÝ YOLCULUÐUMUZ!
- 01 Þubat 2025 - BÝZ HEP ACI MI YAÞAYACAÐIZ!?
- 15 Ocak 2025 - ÝNSANLIK TARÝHÝNDEN DERSLER!
- 25 Aralýk 2024 - BÝR MÝLLET DEÐERLERÝYLE AYAKTA KALIR!
- 11 Aralýk 2024 - SURÝYE TARÝHÝNDE BÝR YOLCULUK !
- 02 Aralýk 2024 - MÜSLÜMANLAR, KUR'AN'DA BULUÞMADIKÇA ZAFER KAZANAMAZLAR!
- 15 Kasým 2024 - Ce Ha Pe !?
- 29 Ekim 2024 - EFENDÝLER! YARIN CUMHURÝYETÝ ÝLAN EDECEÐÝZ!
- 21 Ekim 2024 - VAR MI DÜNYA'DA HÝKMET, MERHAMET VE ADALET!?
- 03 Ekim 2024 - EÐER VÝCDANINIZ ÖLMÜÞSE, YAPILACAK BÝR ÞEY YOK!?
- 14 Eylül 2024 - BU NASIL BÝR EÐÝTÝM SÝSTEMÝ !?
- 28 Aðustos 2024 - HAYAT; TEVHÝD VE CÝHAD'DIR!
- 13 Aðustos 2024 - KÝMDÝR BU ÝSRAÝL !?
- 19 Temmuz 2024 - ÝNSANLIK TARÝHÝ NELERE ÞAHÝT!?
- 05 Temmuz 2024 - KUR'AN ÝLE HZ. MUHAMMED (S.A.V)'Ý KARÞI KARÞIYA GETÝRMEK!?
- 13 Haziran 2024 - HALA SUSACAK MISINIZ EY ALÝMLER!?
- 30 Mayýs 2024 - ÝSLAM DÜNYASI CÝHAD RUHUNU KAYBETTÝ.
- 30 Nisan 2024 - KÝM BÝZÝ BU HALE GETÝRDÝ!?
- 15 Nisan 2024 - MÜSLÜMANLAR NEREDE HATA YAPTI!?
- 29 Aralýk 2023 - EY MÝLLETÝM BU GÝDÝÞ NEREYE!?
- 16 Aralýk 2023 - Duamýz Kabul Olmuyor !
- 30 Kasým 2023 - Batý, Müslümanlar ve Ýsrail !
- 16 Kasým 2023 - Yahudilerin Tarihinde Bir Yolculuk!
- 02 Kasým 2023 - Ýsrail Soykýrým Yapýyor, Dünya Seyrediyor!

MEHMET BOZKURT
MODERN KÖLELERÝN DRAMI!
MODERN KÖLELERÝN DRAMI!
Yaþadýðýmýz dünyada þehirler öylesine sessiz, evlerin pencereleri kör, yollar donmuþ! Sabaha çýkmak adýna gecenin karanlýðýndan, günün aydýnlanacaðýna inanamýyorum. "Acaba karanlýkla ýþýðýn kavgasý mý var?" diye düþünüyorum. Aslýnda modern dünyanýn kahredici, umutsuz havasý insanlarý iç dünyasýna itiyor ve yazarlar kendi dünyalarýný yazýyor. Belki de uyku dünyaya çekilen bir perde, rüyalar bir baþka dünyanýn kapýsýný açýyor. Demek ki, iki türlü dünyada yaþýyorum. Hayaller ve gerçekler de birbirine zýt iki dünyada beni yaþatýyor!
Dünyanýn, her gün biraz daha korkuyla yaþayan haydutlarýn süslü maðaralarý hiç kimseyi aldatmasýn ve imrendirmesin! Ýnsafsýzlýk adýna ihtiras, beyinlerini kemiriyor, bunu biliyorum. Korkularýna danýþarak hareket etmeleri, onlarý hiçbir zaman gerçek huzura kavuþturamayacaktýr. Aslýnda siz onlarý görseydiniz deli derdiniz; onlar da sizi görseydi, bunlar kimdir diye hayret ederdi? Þu telaþlý insanlarý seyrederken baktým ve gördüm ki, dünya yerinde duruyordu. Ancak olmasý gereken yerde insan, durmuyordu. Hz Ali (r.a)’ýn: "Haksýzlýða boyun eðmeyiniz, hakkýnýz ile birlikte þerefinizi de kaybedersiniz." sözünde ifade ettiði gibi, birçok insanýn büyük ödünler verdiðini görmek mümkündür.
Yaþadýðýmýz dünyada gözyaþlarýmý görmek istemeyenleri baðýþlamak ve baðrýma basmak da istiyorum. Belki de acýyorum! Zaten kendini çok büyük zanneden Firavunlar, küçücük mikroplara maðlup olup gitmediler mi? Gerçi, "Hayat çeþitli ihtimallerle dolu uzun bir yolculuktur." Bu uzun yolculukta, milyonlarca çocuðun gözyaþlarý ile beslenenler, insanlýk tarihinde bir yer edinmediler ve edinemeyecekler! Bu nedenle çocuklarý daha çok sevdiðimi, daha iyi anlýyorum. Çünkü çocuklarýn en iyi tarafý, parayý bilmemeleridir. Charlotte Bronte’nin dediði gibi: "Benim geçekten bir dostum olsaydý, düþmanlarla dolu bir evde yaþayabilirdim." Ýþte ne acýdýr ki, yaþadýðýmýz dünyada dostlar bulunabilseydi, Firavunlar gözyaþlarý ile beslenemezlerdi. En büyük dost para olunca, gözyaþlarý görünemez oldu. Aslýnda "Parasýný kaybedenler bir þeyini kaybetmiþtir, þerefini kaybedenler birçok þeyini kaybetmiþtir ve ancak cesaretini kaybedenler her þeyini kaybetmiþtir." Anlaþýlan odur ki; cesaretini kaybedenler hep aðladýlar, aðlýyorlar ve galiba aðlayacaklar! Çünkü "Nereye gideceðini bilmeyen insanlar, genellikle olduðu yerde kalýrlar."
Mesafeler aramýzdaki baðlarý koparamaz diye haykýrdým ve ayaða kalkýp ellerimi açtým; “Ey dilsiz dünya! Cevap ver, niçin aðlýyorum? Ey kitaplar! Siz söyleyin beni aðlatan sýr neydi? Kinimi söküp atan, kollarýmý onlara uzatan neydi? Ellerim boþlukta bir þeyler arýyor, bir þeyleri tutmalýyým, benim de ümitlerim olmalý, ben de gülmeliyim…" dedim.
Ve dedim ki; "görün farklý dünyalarý, biraz da düþünün! Yepyeni dünyalarý görün, sokaklarýnda gübre yýðýnlarýný, havlayan tasmasýz köpeklerini, kemikleri çýkmýþ ineklerini, yanmýþ kavrulmuþ insanlarýný görün! Yepyeni dünyalarý görün. Ümidini türbelere baðlayanlarý, her ihtiyacýný gayretiyle temin etmeye çalýþanlarý, fabrikasýz, atölyesiz, tezgahsýz dünyalarý görün! Ýnsana insanca önem veren, insana insanca davranan insanlarý görün!?" Ýþte bu insanlar için gözyaþlarýmý akýtýyorum. Bu nedenle bütün insanlara sesleniyor ve diyorum ki: "Gel, ne olur, hepimiz insanýz, birlikte yürüyelim ve seni, sizi, hepinizi de baðrýma basýyorum. Senin de gözyaþlarýn göðsüme aksýn istiyorum." Çünkü "Kin, insan yüreðine yük, vücuduna gölgedir." Ayrýca "Gözlerimizin rengi farklý olsa da, gözyaþlarýmýzýn rengi hep aynýdýr." Gerektiðinde birlikte aðlamaya deðmez mi dersin? "Kiþi bilmediðinin düþmanýdýr." derler. Seni, sizi, hepinizi bilmek ve tanýmak istiyorum. Böylece modern kölelerin dramýna son verilmiþ olur!
Buda’nýn heykeline tapanlar, Hintli'nin ineðine secde edenler, parayý her þeyin üstünde tutanlar, zevklerini tatmin için, baþkasýnýn gözyaþýnda yelken açanlar, baþkalarýnýn aklýný ve hafýzasýný zincire vuranlar, herkes ama herkes imanlýdýr. Herkes mutlaka bir þeye inanýr. Böylece iman, artý ve eksi rakamlar gibi ikiye ayrýlýr. Sonsuz bir güce inanmak pozitif, diðerleri negatiftir. Aslýnda her ideoloji de bir imandýr. Öyle bir imandýr ki, onun uðruna hayatýný verenler var! Fakat hiçbir þey, insan olarak birbirimizi anlamaya engel olmamalýdýr. “Para, ahlakla birleþirse göl, ahlaksýzlýkla birleþirse bataklýk olur." Ancak insanlýðýn bu büyük bataklýktan kurtuluþu, birbirini anlamakla mümkündür. Hayvanlar canlarýnýn istediði gibi yaþarlar, ancak insanlar, insan olmanýn gereðini yapmalýdýrlar. Bundan dolayýdýr ki, sana, size, hepinize gel, gel diyorum. Çünkü ihtiraslarý akýllarýný gölgeleyen zenginlerle, zalimlerin yüreði hýçkýrýklarla besleniyor. Senden bütün düþüncelerini süpürüp çöplüðe atmaný da istemiyorum. Ama yok mu bir ortak paydamýz? “Eðilip bükülmektense kýrýlmaný yeðlemeni” istiyorum. Düþtüðüm anda elimden tutman, hayatýma mana veriyor. Unutma, yüz yýl önce nerede idiysek, yüz yýl sonra yine orada olacaðýz! Öyle bir hayat ki, öyle bir hayattayýz ki, saatin saniyeleri ömrümüzü tüketiyor. Hiçbir roman, güzel yaþanmýþ hayat kadar güzel olamaz. Bir güzel hayatý birlikte paylaþamaz mýyýz? "Yeneceklerine inananlar, mutlaka yenerler. Her gün bir korkuyu yenmeyen bir adam, hayatta ilk dersi öðrenmemiþ sayýlýr." Güzel bir hayatý paylaþmak, öðreneceðimiz ilk dersimiz olmalýdýr. Hiçbir yýlan yavrusunu zehirlememiþtir, hiçbir aslan yavrusunu parçalayýp yememiþtir ve hiçbir ayý yavrusunu ezmemiþtir. Ýnsan olarak yaþadýðýmýz dünyayý düþünmek zorundayýz. Düþünün! Güçlü ve kuvvetliler haklý, diðerleri haksýz! Hak, haksýzlarýn eline geçmiþse, haklý olanlar, hakkýný koruyamýyorsa, bunun neresi insanlýk? Belki de bunun için haykýrmalýyýz, diyorum. Ama “Tembeller hep yarýn yarýn derler. Oysa bugün, dünün yarýný deðil miydi?"
"Mümkün olan bir þeyi yapabileceðinize inanýrsanýz, ne kadar güç olursa olsun, onu baþarýrsýnýz. Fakat dünyada en basit iþi yapamayacaðýnýzý sanýrsanýz, onu yapmanýza imkan kalmaz ve tepecikler karþýnýza aþýlmaz daðlar gibi dikilir.” Birlikte insanlýðýn mutluluðuna ýþýk tutabiliriz. Ancak unutmamak gerekir ki, "Ýyi çalýþmalarýn çoðu, biraz daha çalýþmamak yüzünden yok olur gider." Ýnsanlýk açlýk ve acý çekerken, gülünç hakikatlere gülmekten baþka çaremiz yok. Zalimlerle zindanlar hep susar, ama mazlumlarla zindandakiler hep aðlar. Belki de insanlýðýn en büyük görevi birlikte aðlamamayý öðrenmektir. Haydi birlikte, kuvvetin hakka, adalete boyun eðmesini saðlayalým. Bilelim ki, aslanýn ceylaný parçalamasý özgürlük deðildir; aslaný doyurmak, ceylaný korumak adalettir. Çünkü hayatý güzelleþtirecek olan insanýn kendisidir. Acaba hayat zor mu, yoksa onu zora mý soktuk? Bilmiyorum demeyelim. Hayat bir denklemdir, bu denklemi biz kurmadýk, fakat mutlaka biz çözeceðiz. Dünyayý elimizin tersiyle itersek dünyada dünyasýz yaþayamayýz. O halde; beynimizin her bölümü bir pencere, hangisinden bakarsak farklý dünyalar görebiliriz. Farklý dünyalarýmýzýn gönlümüze açýlan pencerelerinden birbirimizi selamlayamaz mýyýz? Kabul etmeliyiz ki, “Hastalýklarý yok etmek hususunda en kuvvetli doktor, neþeli düþüncelerdir. Kederleri ve ýstýraplarý yenecek en büyük teselli de, güzel niyetlerdir.” Hiç olmazsa güzel niyetlerle birbirimize yaklaþamaz mýyýz?
Altýndan, yakuttan, elmastan bin kat daha deðerli aklýmýzý kullanýrsak eðer; tecavüzleri, cinayetleri, babasýz çocuklarý ve satýlan kadýnlarý, satýn alan erkekleri, cinsi hayatýn gücünü hayatýn her alanýna hakim kýlmak isteyenleri birlikte durduramaz mýyýz? "Doðru yolda yürüyen bir topal, yolunu þaþýran bir koþucudan daha önce hedefine varýr.” Haydi ne duruyoruz, kimden korkuyoruz! Doðru yolda yürüyorsak eðer, hedefimize ulaþmaya engel yok! Haklý olandan korkmalýyýz. Haksýzlýk adýna yolumuza engel koyanlara bir parça ekmek atar, yolumuza devam ederiz! Yeter ki, modern kölelerin dramý bitsin!
Makine diþlileri beni ýsýrýyor, asfalt yollar yýlanlar gibi uzanmýþ, arabalar taþlaþmýþ, bakýþlar at sineði gibi yüzüme konuyor. Uzanan ellerin çoðu bana yabancý, aslýnda gönlüme gücüm yetmiyor. Ben bile kendimi kandýrýyorum. Keþke ben yazdýðým gibi olsaydým. Bazen yazdýklarýmý ben de okuyorum, yazmak bir sevda iþi, yazýnca rahatlýyorum. Düþününce ve onlarý paylaþýnca insanlýða vefa borcumu ödüyorum. Karanlýða küfretmek yerine, insanlýðýn aydýnlanmasý için bir mum yakmak istiyorum. Ýskoçyalý düþünür Lord Byran’ýn dediði gibi: “Ölmeyen zincirsiz düþüncelerin, zindanda bile seni aydýnlatýr. Seni kalbinde saklayanlar varsa bil ki, orasý sevginin yuvasýdýr.” Yaþadýðýmýz dünyayý sevginin yuvasý haline getirmek adýna, düþüncelerimizin zincire vurulmasýna baþ kaldýrmalýyýz! “Bildiklerini insanlarla paylaþmayanlar, dünyanýn en kýymetli kitaplarýný sýrtýnda taþýyan merkepler gibidir."
Karanlýk bir alemde yaþarken, dünyada ýþýk olduðunu bilmeyen, iç dünyasýnda dolaþan, dýþ dünyaya dargýn birileri olduðunu görmek istemiyorum. Sorusu olmayan bir dünyada yaþamak istiyorum. Þu an ölmediðim için yaþýyorum. Belki de insan, adýnýn en son anýldýðý gün ölür. O halde, kendimizle biraz hesaplaþalým… " Beni bekleyen birisi var mý? Benim beklediðim bir þey var mý? Düþünmek mi, düþünmemek mi daha iyi? Sorusunu hiç kendime sormadým ve aklýmýn baþýma bela olmadýðýný yüreðimin derinliklerinde hissediyorum. En büyük gücüm budur.
Ýnsaný insan eden ilim, ibadet ve ideal üçlüsünün, insanlýk için abide olduðuna inanýyor ve en çok yaþayan kimse, en çok düþünen kimsedir. Her düþüncenin bir abide olduðunu söylüyorum. Her þeye raðmen yüksek tepelerde hem kuþa ve hem de yýlana rastlanýr. Birisi uçarak çýkmýþ, diðeri sürünerek çýkmýþtýr. Neticede her ikisi de yüksek tepelere çýkmýþtýr. Oturduðumuz yerde sadece karanlýða küfretmek, insanlýða kurtuluþu saðlayamaz. Ýnsanlýða hizmet etmek adýna yüksek tepelere çýkmak bir büyük mücadeleyi gerektirir. “Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar!" Hele dikenlerle en iyi mücadelenin, çiftçinin tarlaya ekin ekmesiyle mümkün olacaðýna göre, düþünmek çare demektir. Düþünmemek, teslim olmak demektir. Her çiçek güneþe aþýktýr, ona bakar. Ancak hiç birisi güneþi temsil etmez, kendi varlýðýný ortaya koyar. Fakat güneþsiz çiçek olmaz. Çiçek de güneþi ancak bu kadar anlatýr. Düþüncesiz insan olmaz, ancak paylaþýlamayan düþünceler, güneþten enerji alamayan çiçekler gibidir. Yaþadýðýmýz dünyada sergilenen matem, hem güneþe ve hem de ona aþýk olan çiçeklere zarar vermiþtir. Çünkü insanlýk, aydýnlýða mahkumdur. O halde aydýnlýða ve hakikate doðru birlikte yürüyelim, ne dersiniz? Aslýnda çiçek, tebessümdür. Anlaþarak yaþamak en güzel hediyedir. Ýnsanlarýn hepsi cenneti istiyor ama hepsi cennete giden yoldalar mý acaba? Çiçekleri mezara koydum ve içimden dedim ki; Ey güzel çiçekler! Siz de güzel insanlar gibi, solun, kuruyun ve ölün! Her þey ölüyor, her þey diriliyor! Mezarlarda yatan insanlar, ölü topraktan dirilen otlar, çiçekler ve aðaçlar… Gülmekle aðlamak birbirine ne kadar zýtsa, hayatýn gerçekleri de öyle! El kadar insan yüzünde, milyonlarca yaratýlan þekiller… Gülen aðýz, aðlayan gözler… Her þey bir anlam ifade ediyor ve bir görev yapýyor. Öyle ya, rüzgar esmeseydi, hava temizlenemezdi! Yaratan olmasaydý, yaratýlanlar da olmazdý!
Medeniyeti binada, uçakta, gemide, ev eþyalarýnda aramak ne kadar anlamsýz geliyor bana! Önemli olan insandýr, insanýn insanca yaþamasýdýr. Ýnsanlýk tarihi, insanýn mutluluðu açýsýndan hiç iyi bir sýnav vermemiþtir. Bazý hatýralarý hatýrlamak, zalimleri utandýrmaktadýr. Yakýlan kütüphaneler, kaný oluk oluk akýtýlan insanlar, iþgaller ve esaret zincirleri, hileler ve kýrýlan gönüller… Belki de bu büyük vahþetler, insanlýðý deðiþtirme adýna yapýlmýþtýr. Fakat hiç kimse kendisini deðiþtirmeyi düþünmemiþtir. Çünkü Emperyalizmin en büyük vasfý, deðiþmemesidir. Çünkü ihtiras, saðlýklý düþünmenin en büyük engelidir. Bu engel, insanlýða büyük acýlar yaþatmýþtýr. Bütün insanlýðýn gözleri önünde, insanlarýn boðazlandýðýný ve kollarýnýn kýrýldýðýný görmemek için, gözlerimi kapatmasaydým, gözlerim o acýlarý görmeye dayanamaz, kör olurdu. Ýþte bunun için haykýrýyor ve insanlarý modern köleler olarak görmeyin, durdurun bu dramý!? Bu talihsizlikler insan için bir kader deðil, olamaz, diyorum.
Büyük evlerde oturan küçük insanlar, evlerinde huzur kalmadýðý için huzurevleri açmýþlar. Sevgiyi, saygýyý, dayanýþmayý, kaynaþmayý, kucaklaþmayý, vefayý ve aileyi katletmiþler! Kan, kin, nefret ve gözyaþýný sermaye edinmiþler! Ey insanlýk, yoluna böyle devam edemezsin, yoksa yüzün kýzarsýn!
“Hayal gücü kuvvetli, fakat bilgisi olmayan kimsenin kanatlarý vardýr, ama ayaklarý yoktur.” sözü dünyalarýmý kirleten insaný öyle güzel tarif ediyor ki, saniyede binlerce kiþinin açlýktan öldüðü bu dünyada, insanlýk elindeki silahlarý bir an ateþlerse, anýnda bütün insanlýk yok olabiliyor! Bu nedenle diyorum ki, insanlýk cennete ulaþma yolunda deðil!? Bu acýmasýzlýk beni korkutuyor ve çok düþündürüyor. Davetim ve haykýrýþým bundan! Hapishanedeki insanlarla, kütüphanedeki insanlarý iki zýt yöne sevk eden, zýt sebepler vardýr. Kimler davet etmedi ki, bütün insanlýðý Tevhit’te buluþmaya!? Fakat kýskançlýðýn ateþinde yananlar, baþkalarýný yakmak istediler ve istiyorlar! Sermayesinin grafiðini yükseltenler, altta kalanlara kulak asmadý. Ya üstün insanlar!? Üstün insanlarýn düþmaný çoktur. Yýldýrýmlar çýnarlara düþer, çýðlar yüksek daðlardan yuvarlanýr, fýrtýnalar selvileri yýkar, yüce daðlarýn zirvesinde tufanlar kopar. Üstün insan olmadýðým için acýlar çekiyorum! En iyi duruma gelmek, kendimi yaratanýma beðendirmek, yaþadýðým dünyanýn tesirinden kurtulmak için acýlar çekiyorum.
Ýnsan, her yerde insan deðil midir? Savaþ, insanýn öldürülmesi deðil midir? Modern bir çaðda, modern silahlarla insanlarý öldürmek, ne büyük vahþet!? Galiba modern kölelerin dramý hep devam edecek! Çünkü zalimler, mazlumlarýn kaný ile yýkanmak istiyorlar. Tarih, Emperyalizmin bu acýmasýzlýðýný saniye saniye kaydetmiþtir. Bu nedenle var gücümle baðýrýyor ve diyorum ki, Ey cehennem! Ateþin sönsün artýk, biz burada zaten cehennem hayatý yaþýyoruz! Yaþarken zenginlerle fakirlerin kavgasýný seyretmek beni hem ürkütüyor, hem de utandýrýyor. Galiba küreselleþen dünyamýzýn insanlýða yeni hediyesi bu!?
Asla ve asla tereddüt etmeden seninle ben, insanlara daha çok þeyler söyleyebiliriz. Hz. Ýsa (a.s) gibi, hain ilan edilsek de!? Hz. Muhammed (s.a.v) gibi, doðduðu þehirden ayrýlmak zorunda býrakýlsak da!? Birileri kabul etmese de dünya dönüyor, uðruna idam edilsek de!? Çünkü inanýyorum ki, mazlumun imaný, her zaman zalimin kinini yenmiþtir ve yenecektir de! Ancak dikkat etmeliyiz, Emperyalizm, Siyonizm, Kapitalizm ve bütün “izimler” insanlýða büyük acýlar çektirdi, fýrsat bulurlarsa ve fýrsat bulduðu yerde tekrar hortlayacaklardýr!
Bir duruþa sahip olmasý gereken Müslümanlar da, sadece bir gruba dahil olmakla yetindiler. Onlar da vahþi Kapitalizm'in etkisinde kalarak, yetinen bir toplumdan, tüketen bir topluma geçiþi kimlik olarak gördüler. Oysa vahþi Kapitalizm'in yaratmýþ olduðu tüketim toplumunda, Müslümanlar farklý olmalýydý. Kapitalizm böylece insanlýðýn son büyük kalesini de yýkmýþ oldu. Çünkü ne acýdýr ki, bazý Müslümanlarýn Ýslam’a ihtiyacý kalmamýþ, masa, kasa ve nisa’ya sevdalandýlar! Ne kötü sevda!? Biz düzene deðil, düzen bize uymalýydý. Aldýðýmýz emir bu deðil miydi?
Dünya denilen otele geldik ve gidiyoruz. Selam olsun insanlýða hizmet edenlere! Selam olsun, "Önce þeref, sonra hayat!" diyenlere! Çünkü þerefsiz bir hayat, insan sýrtýnda hem yük ve hem de bir kamburdur. Ýnsanlarý 21. yüzyýlda bile modern köle gibi gören zalimler, sýrtlarýnda büyük bir kamburla cehenneme doðru yol almaktadýrlar. Yaþasýn zalimler için cehennem! Elbet bir gün bu dram bitecek, buna inanýn! Herkes ilahi adalet huzurunda mutlaka hesap verecek! Dünya denilen otelde huzur bulamadýk. Modern kölelerin dramý, zalimlerin cüzdaný oldu hep! Çünkü Haksýzlýk karþýsýnda hep susanlar, hakký ile birlikte, þerefini de kaybettiler. Aslýnda insanlýk, þerefini kaybedenlerin dramýna hep þahit olmuþtur, ama bu gün ve bu dünyada!?
Hakkýmýzý ve þerefimizi korumak için baþarmak lazýmdýr. Baþarýnýn sýrrý için çok uzaða bakmaya gerek yoktur. O sýr insanýn içinde, kendi yüreðindedir. Ýnsanlýk tarihini aydýnlatan, yön veren ve insaný düþünmeye davet eden sözleri baþarýnýn sýrlarý olarak görmek mümkündür. Yürekten arzuladýklarýn varsa, baþka bir þeye ihtiyacýn yoktur. Bilmiyorsan öðrenirsin, korkuyorsan cesurca ilerlersin, engeller varsa direnirsin ve sonunda baþarýrsýn. Yanan bir ruhtan daha güçlü bir silah yoktur. Arzu varsa, çýkýþ yolu da vardýr. Baþarýsýzlýk, baþarmamýþ olmak demektir. Ýþe yaramaz bir insan olduðun anlamýna da gelmez. Baþarýsýzlýk bir son deðil, hayat yolculuðunda aldýðýn bir kilometredir. Baþarýsýz olunca ümitsizliðe de kapýlma, her baþarýsýzlýkta bir zafer duygusu yatar.
Hata ve eksikliklerimizin hoþgörü ile karþýlanacaðýný ümit ederken, yapýlacak samimi uyarý ve tenkitlerin çalýþmalarýmýza ýþýk tutacaðýný ifade etmek isterim. Ölümü ve hayatý bir imtihan gereði olarak yaratan Allah’a hamd, alemlere rahmet olarak gönderilen ve insanlýða en güzel örnek olan Hz. Muhammed (s.a.v)’e salat ve selam olsun!
Allah, hepimize rýzasýna uygun davranýþ nasip etsin!
Mehmet Bozkurt, Eðitimci Ýlahiyatçý Araþtýrmacý Yazar
Henüz Yorum yok