LEYLA BAYKAL YILDIZ

ŞU GARİP NE ETSİN ÂRİF?

ŞU GARİP NE ETSİN ÂRİF?

Hani baharlar vardı, düşler vardı,
Oynayan çocuklar, şen gülüşler vardı,
Hânemde bekleyen işler, uğraşlar vardı,
Şimdi enkazımda yârem ne etsin ârif?

Hani umutlar, hayaller, hülyalar vardı,
Pamuk bulutlar, gökler, renkli rüyalar vardı,
Kızlar nakış işler, oğlanlar bakış kovalardı,
Şimdi yıkıntımda yârim ne etsin ârif?

Hani pembe masallar, pak insanlar vardı,
İpek kıyafetler, beyaz kaftanlar vardı,
Ninneler, nağmeler söyleyen analar vardı,
Şimdi çöküntümde çârem ne etsin ârif?

Hani kara boyayı ak yazan kalemler vardı,
Hani derdi derman ile bozan âlemler vardı,
Hani medet kapısı hatırlı alimler vardı,
Şimdi hârabesinde hârem ne etsin ârif?

Hani sabra selâmet, sırra kerâmet vardı,
Kıyâmete alâmet; zillete nedâmet vardı,
Göğe bir azamet, yere gür hürmet vardı,
Şimdi virânesinde mahrem ne etsin ârif?

Hani gülene gülistan bir çehre vardı,
Hani ölene kabristan bir behre vardı,
Hani ışık ışık aydınlık bir zühre vardı,
Şimdi kaybında yitiği ne etsin ârif?

Gel halime mâder ol; ah bilen ârif!
Yıkıldı, tükendi, bak bitti mağrif.
Öyle bir hayret ki; yetmez ki tarif!
Şimdi şu garip, bu halde ne etsin ârif?

Leyla BAYKAL YILDIZ
Yıkılan şehirler, bombalanan evler içinden sözler.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri