AV. FEVZİ KONAÇ
GAZZE’DE KAZANIP & SURİYE’DE KAYBETMEK!!
GAZZE’DE KAZANIP & SURİYE’DE KAYBETMEK!!
Suriye’de vatanlarına kavuşanları gördükçe yüreğiniz sızlıyor. Cezaevlerinde yapılanları ve Esad rejiminin işkencelerini izledikçe nefretiniz katlanıyor. Kimi görüntülere kalbiniz dayanmıyor ve gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz.
Elin Amerika'lısı, Rus'u, İran'lısı ile iş birliği yaparak kendi insanına zulmeden zalimlere içinizden bin bir çeşit küfrediyorsunuz. Kendi kardeşini başkalarının projeleri için öldürmeyi ve zulmetmeyi anlayamıyorsunuz! Bu zulmün şu yalan dünyada karşılığı her ne ise ondan nefret ediyorsunuz.
İnsan onurunu ayaklar altına alarak yapılanlardan bir Müslüman olarak ve insanlık adına utanıyorsunuz. Bu işkencelere e tecavüzlere şahitlik edenlerin anlattıkları bir ok gibi vuruyor kalbinizi. Babasız doğan günahsız yavrular, hayata gözlerini açtığından beri hiç güneş görmemiş, sorulduğunda ağaç, çiçek, bulut kavramlarını tarif edemeyen masum ağızlar yakıyor içinizi…
10/20/30 yıl birbirine hasret kalanların kavuştuklarında birbirine sarılmaları yüreklerinizi burkuyor. Evine toprağına kavuşan insanların yeni bir hayat kurmanın heyecanı ile pırpır eden yüreklerini görünce vatan duygusunun ölmeyeceğine şahitlik ediyorsunuz. Anadolu’da kimilerimizin itip kakmasına rağmen, ırkçılık belası üzerinden düşmanlığına rağmen iyiler hürmetine bu topraklarda 13 yıl misafir olduktan sonra giderken yapılan teşekkürler ve “burası bizim ikinci vatanımız” sözleri, burada doğan küçük yavruların okuduğu İstiklal Marşı, gelecekteki Suriye/Türkiye kardeşliğine dair unutulmaz bir hatıra olarak buğulu gözlere dönüşüyor.
Ve anlıyorsunuz! 61 yıllık iktidarlarında zulümlerine karşı zalimlere olan nefreti… masumlara karşı yapılan katliamların bıraktığı travmaları... canı yanan ve ailesinden, yakınlarından kayıplar yaşayanları... işkenceden ölenlerin akrabalarını ve vatanlarından yıllarca ayrı kalmanın bıraktığı derin hüznü... empati yapıp, ateş düştüğü yeri yakıyor diyerek tüm intikam hislerini iliklerinize kadar hissediyorsunuz...
Kendi adıma kimseyi incitmeden daha nice acıları görüp, zihinlerde bıraktığı derin yaraları anlıyor ve bunu görmezden gelmiyorum asla... bütün bunlar tamam...!
Ama bir şeye acilen çözüm bulunmalı. Görünce irkildiğim infazlardan aynı şekilde ürperiyorum. Zalimin zulmüne benzer işler yapmamalı, diye kendi kendime hayıflanıyorum ve yargının yapacağı işi insanların yaptığı sokak ortası çirkin infaz görüntüleri verilmemeli, diyorum içten içe...!! Bizim ölçümüz yaşadığımız tüm acılara rağmen nefsimizin galeyanı olamaz ve olmamalı. Hz. Peygamberin Uhud’da şehit edilip kalbi çıkarılan amcası Hz. Hamza’nın bu acı şehadetine karşı bu cinayetin faili Vahşi’ye olan yaklaşımı geliyor aklıma. Katilden Hz. Vahşi çıkaran merhamet. Suçluya hak ettiği cezaya ve usule uygun cezalandırmaya hak vererek.
Net olarak söylüyorum;
Muhalif mücahitlerin, ellerini kaldırıp teslim olmuş zalim Esad'ın askerlerini ve memurlarını, suçları ne olursa olsun bütün insanlığın gözü önünde infaz etmeleri, yüzlerce kurşun sıkarak katletmeleri, cesetleri tekmelemeleri, çöplüklere atarak cesede tükürmeleri, bunu sosyal medya üzerinden tüm dünyaya servis etmeleri, Esad zalimine benzer infaz görüntüleri vermeleri asla doğru değildir. İslam buna izin vermez ve biz bu değiliz/olmamalıyız.
Ve tüm dünyanın ibretle izlediği Gazze izzetinin, bütün zulme rağmen İslam'ın hak ve hakikatinden taviz vermeyen duruşun, İsrail'li esirlerin ve onlara ait hayvanların bile hukukunun korunduğu o anlayışın ve İslam değerlerine bağlı Gazze'lilerin yeryüzünde büyük bir İslam sempatisi oluşturduğu şu günlerde; bu görüntülere bir Müslüman olarak İslam adına itiraz ediyorum.
İnsan Hakları Gününde (!) bizim coğrafyamızda insanın değerinin bu kadar ayaklar altına alındığı ve batının bunun sebebi olduğu bu dönemde, bize yakışan tavır suçu olanlar bulunsun, yargılansın, cezaları kesinleşsin ve yasalara uygun eğer suçlu bulunmuşsa karşılığı idamsa asılsın, buna varım... mazlumların hukuku böyle korunur ve kamu vicdanı ancak böyle teskin olur, tamam...
Ancak böyle devam ederse olacak şudur; yaşanan haklı zafer ve mağduriyetler, "İslamcılar iktidara geldi, zalimin yerini, zalime rahmet okutacak canilikte kafa kesen cihatçı İslamcılar aldı" propagandasına mahkûm edilecektir. Buna zaferin sahiplerinin bile hakkı yoktur. Batı zaten böyle görüntülerle İslam dünyasını yaftalamak ve işgale haklı gerekçeler üretmek için zaten fırsat kollamaktadır.
Gazze'li Müslümanlar üzerinden doğan İslam sempatisi, batıda insanların fevç fevç İslam’a koştuğu şu dönemde, yapılan çirkin infazlar ve şuursuz Suriye’li mücahitler üzerinden yeni bir İslamofobi rüzgarına dönüşmemelidir. Buna müsaade edilmemelidir. Esirlere karşı İslam'ın emirlerine ve izzetine yakışır tavır alınması için bu zaferin kahramanları uyarılmalıdır. Aksi halde korkarım ki; yeni kaoslar kapıdadır ve zafer Müslümanlar adına yeni bir hezimete gebedir, Allah korusun...
Henüz Yorum yok