- 23 Temmuz 2025 - FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -1
- 14 Temmuz 2025 - 15 TEMMUZ: BÝR MÝLLETÝN CÝHAN DEVLETÝ YÜRÜYÜÞÜNÜ DURDURMAYA YÖNELÝK ENGELLEME GÝRÝÞÝMÝ
- 06 Temmuz 2025 - KERBELA: BÝR ÜMMETÝN ÝÇ SIZISI
- 02 Temmuz 2025 - EN ÝYÝ SAVUNMA SALDIRIDIR, EN KÖTÜ SAVUNMA SAVUNMADIR.
- 24 Haziran 2025 - TÜRKÝYE ÝÇÝN TARÝHÎ BÝR ZARURET OLARAK MEGA ÝDEAL (BÜYÜK ÜLKÜ) ARAYIÞI
- 19 Haziran 2025 - ARZ – I MEV’UD; MÜSLÜMAN COÐRAFYADA ÝÞGAL PLANLARI, TÜRKÝYE'YÝ BEKLEYEN TEHLÝKE
- 07 Haziran 2025 - KUDÜS’E AÐIT ÞÝÝRÝ TAHLÝLÝ
- 30 Mayýs 2025 - KUDÜS'E AÐIT ÞÝÝRÝNÝN EVLAT EDÝNME HÝKAYESÝ
- 23 Mayýs 2025 - MESCÝD-Ý AKSAY'A AÐIT !
- 07 Mayýs 2025 - HÝNDÝSTAN-PAKÝSTAN SAVAÞI ÝNSANLIÐIN SONU OLABÝLÝR MÝ ?
- 29 Nisan 2025 - YÂSÎN SAHÝBÝ OLMAK… KAVMÝNÝN KURTULUÞU ÝÇÝN BEDEL ÖDEMEK…
- 22 Nisan 2025 - KUR’ÂN’IN KISSALARLA YÜKLEDÝÐÝ SORUMLULUK
- 18 Nisan 2025 - YASÝN SURESÝ VE MARANGOZ HABÝB’ÝN MESAJI
- 11 Nisan 2025 - HAYATIN MERKEZÝNDE BÝR PEYGAMBER
- 26 Þubat 2025 - MAKÝNALARIN ÖÐRENME SERÜVENÝ: YAPAY ZEKÂ
- 17 Þubat 2025 - YAPAY ZEKA, TEHDÝTÝ MÝ, FIRSATI MI?...
- 10 Þubat 2025 - SIRADANLAÞMAK
- 01 Þubat 2025 - HAYALÝNDE KUDÜS OLMAYANIN ÝMANINDAN ÞÜPHE EDÝLÝR
- 26 Ocak 2025 - KUDÜS, MESCÝD-Ý AKSA BÝZÝ ÝLGÝLENDÝRÝR MÝ?
- 19 Ocak 2025 - KIRILMA NOKTASI GAZZE

MUHAMMED ÞAMÝL GENÇOSMANOÐLU
-YENÝ- FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -2-
FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -2
Sonuç Merkezli Düþünmenin Fikri ve Ahlaki Yýkýmý; FETÖ Zihniyetinin Anatomisi
FETÖ örgütünü kavramsal çerçevede deðerlendirme yaptýðýmýz zaman, Ýslâmî ölçülerde hareket etmediðini çok rahat görebiliriz. Daha önce de ifade ettiðimiz gibi, bu yapýyý çözmenin, daðýlmasýný saðlamanýn yolu kavramsal düzlemde yapýyý çökertmekten geçmektedir.
Yapý Ýslami deðil, defiktir. Çünkü FETÖ, mensuplarýný "zafere odaklý bir dine" inandýrdý. Hâlbuki bizim inancýmýzda zaferi verecek olan, zafere erdirecek olan Allah'týr. Halbuki bu, yani faili kendileri olarak konumlandýrmýþlar. Yüzyýllardýr Müslümanlarýn mottosu "Sefer bizden, zafer Allah’tan"dýr.
Eðer bir hareket zafer odaklý ise her türlü yola baþvurur. Bu yapý, sonuç odaklý hareket ettiði için ahlaki anlamda sýnýr tanýmadý. Sonuç odaklý bir hareket, her türlü ilkesizliðe, ahlaksýzlýða ve günaha açýktýr. Öyle de oldu. Pragmatistçe hareket ettiler.
Yani, her yolun meþrulaþtýrýldýðý, amacýn aracý kutsallaþtýrdýðý bir paradigma inþa etti. Týpký tarihteki bâtýnî hareketler gibi… Hedefin kutsallýðýyla yolu meþrulaþtýran, adýmý deðil varýlacak yeri önemseyen bir düþünce sistemi kurdu. Sonucu putlaþtýrdý, süreci teferruat saydý. Böylece, ihanetin, yalanýn, takiyyenin, entrikanýn kutsal bir dava uðruna meþru kýlýndýðý bir "zihin karanlýðý" doðdu.
Bizim dinimizde, zafere götüren her yol mübah deðildir. Sonuç kadar, o sonuca gidiþ de önemlidir. Nihai hedef kutsaldýr, temizdir, paktýr. O kutsal hedefe giden yollar da kutsaldýr, mübarektir, temizdir. Bizim inancýmýzda asýl olan, yola çýkmak ve yolda olmaktýr; asýl mesele budur. Biz seferden sorumluyuz, zaferden deðil.
FETÖ ise bu aslî ölçüyü tersine çevirdi. Hedef için her þeyi mubah gördü. Çünkü bu yapý, ahlâkî deðil faydacýdýr; itikadî deðil pragmatiktir; ihlâslý deðil stratejiktir. Onlar zafere odaklandýlar. Eðer zafere odaklanýrsanýz, bu zafere giden bütün yollarý mübah görürsünüz. Bizim dinimiz, "Zafere ulaþýlsýn da, nasýl ulaþýlýrsa ulaþýlsýn" mantýðýný gütmemiþtir. Faydacý deðildir. Oportünist ve pragmatist deðildir. Bu yapýnýn en büyük özelliði, pragmatist olmasý, faydacý olmasýdýr.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) teblið ve davet metodunda sonuç odaklý mücadele yoktur. O, "Ýslam zafere ulaþsýn da, nasýl ulaþýrsa ulaþsýn" demedi. Faydacý ve pragmatik davranmadý. Yaþamýnda, tebliðinde, mücadelesinde buna þahidiz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatýna baktýðýmýzda, müþriklerin teklifine "stratejik bir akýlla" deðil, "tevhidî bir direniþle" karþý koyduðunu görürüz.
Bir gün, Peygamberimiz (s.a.v.) Kâbe’yi tavaf ederken müþriklerin önde gelenleri ile karþýlaþtý. Önünü kesip bir teklif ileri sürdüler:
"Biz sana bir haslet teklif edeceðiz ki; onda hem senin için hem bizim için iyilik vardýr!"
Rasûlullah (s.a.v.): "Neymiþ o?" buyurarak konuþmalarýna fýrsat verdi.
"Gel, sen bizim dinimize tabi ol; biz de senin dinine tabi olalým! Sen bizim ilahlarýmýz olan Lât ve Uzzâ’ya bir yýl tap; biz de senin ilahýna bir yýl tapalým! Sen bizim ilahlarýmýza bir ay tap; biz de senin ilahýna bir ay tapalým! Sen bizim ilahlarýmýza bir gün veya bir ay veya bir yýl tap; biz de senin ilahýna bir gün veya bir ay veya bir yýl tapalým! Böylece seninle aramýzda barýþ meydana gelsin ve aramýzdaki düþmanlýk gitsin! Eðer senin taptýðýn, bizim taptýðýmýzdan daha hayýrlý; senin iþin bizimkinden daha doðru ise, biz ondan nasibimizi almýþ oluruz. Eðer bizim iþimiz daha doðru ise, sen de ondan nasibini almýþ olursun!"
Peygamberimiz (s.a.v.), her zamanki onurlu duruþuyla, vakur bir cevap vererek onlarýn bütün enteresan tekliflerini reddetti:
"Ben bunun için gönderilmedim! Hem ben, Allah’a ibadet ederken baþkasýný O’na þerik koþmaktan Allah’a sýðýnýrým!" dedi.
Burada Fahr-i Kâinat Efendimiz þöyle düþünebilirdi:
"Bir yýl ben zaman kazansam, Ýslam’a insanlarý davet etsem, onlar topyekûn bana tabi olsalar, benim dinimin güzelliklerini görüp gerçek Müslümanlýða dönüþ yaparlar." demedi. "Fýrsat bu fýrsat." deyip sonuç odaklý düþünmedi. Çünkü sonuç odaklý düþünmek, bir süre sonra beraberinde tavizleri doðuracaktý.
Bu yapý, takipçilerine bir zihin haritasý, bir anlam haritasý, bir gelecek tahayyülü sundu. Bu harita neyle çizildi?
* Faydacýlýk mürekkebiyle
* Küresel destek kalemiyle
* Uhrevî kavramlarýn sekülerleþtirilmiþ versiyonlarýyla...
Mensuplarýna "dünyayý kurtarma" fikri üzerinden bir mesihî rol biçildi. Bu da onlarý her türlü "dünyevî iliþkiye" karþý meþrulaþtýrýcý bir kalkanla donattý. Bu yüzden hâlâ umut taþýyorlar. Çünkü hâlâ ayný haritaya bakýyorlar. O haritayý yýrtmadan hiçbir yön deðiþtirilmez.
Yine, zafer odaklý düþünmenin doðuracaðý tehlikenin nelere mal olacaðýna dair sahabeden de örnek vermek mümkün: Hz. Ali için anlatýlýr. Bir kaleyi kuþatmýþlar, düþtü düþecek; ama akþam namazý vakti girmiþ. Hz. Ali demiþ ki:
"Yarýnýz saldýrmaya devam etsin, yarýnýz da namazýný kýlsýn; vakti kaçýrmayýn."
Komutan mukabele etmiþ:
"Efendim! Düþtü düþecek... Bekleyelim biraz daha; ondan sonra kýlarýz."
Hz. Ali’nin verdiði cevap çok ilginçtir:
"Uðruna savaþtýðýmýz deðerleri ihmal ederek zafer kazanmanýn hiçbir anlamý yoktur."
Burada Hz. Ali, eðer zafer odaklý hareket etseydi, namazlarý kazaya býraktýrýrdý. Ama o, "Zafere giden her yol mübahtýr" demedi. Eðer pragmatist davransaydý, "Zafere giden her yol mübah" diyecek, namazlarýn kazaya kalmasýna göz yumacaktý. Ama yapmadý. Peygamberî metottan þaþmadý. Ýþte buradadýr hakikat: Deðerleri erteleyerek kazanýlan her zafer, aslýnda bir maðlubiyettir.
Yakýn dönemlerde de bu tür örnekler görmek mümkün. Bosna Savaþý’nda Aliya’nýn tavrý da zaferden deðil, seferden sorumlu olunduðunun örneðini göstermiþtir. Bir korgeneral, Hristiyan bir albaya hakaret ediyor; dinî terminoloji kullanarak… Albay þikâyette bulunuyor. Þikâyet üzerine Aliya, mahkeme kurulmasýný istiyor. Diyorlar ki:
"Henüz savaþ hâlindeyiz. Korgeneral bu... Askerler arasýnda sýkýntý çýkabilir."
Aliya:
"Eðer adaletten vazgeçeceksek, savaþý kaybedelim; biz ne uðrunda, ne için savaþýyoruz..." diye cevap verdi. Zafer deðil adalet; baþarý deðil ahlâk; hâkimiyet deðil hakikat...
Burada Aliya, "Zafere giden yol mübahtýr" dese, adaleti rafa kaldýracak, oportünist davranacaktý. Bu örnekleri çoðaltmak mümkün. Burada FETÖ’nün en büyük hatasý, her yolu mübah görmeleriydi. "Dershane" dediler, "hizmet" dediler, "dünyada yayýlacaðýz" dediler; zafere ulaþmak için taviz üstüne taviz verdiler. Sonuçta CIA’nýn, Mossad’ýn kucaðýnda buldular kendilerini.
Henüz Yorum yok