- 16 Mayýs 2025 - BEYAZ ENTARÝLÝ KARA KALPLÝ ADAMCIKLAR TRUMP'A PARAYI BASTILAR !
- 15 Mayýs 2025 - DEVLETÝN KARA DELÝKLERÝ VE YAN GELÝP YATANLAR CENNETÝ!
- 16 Nisan 2025 - KUKLA LÝDERLER VE BÝZÝ BEKLEYEN GÖNÜL COÐRAFYAMIZ
- 03 Nisan 2025 - AYBÜKE PUSAT… YAÞANANLARIN DEVEDE KULAK BÝR ÖRNEÐÝ
- 04 Mart 2025 - YÜZ YILLIK YÜZLEÞME VE IRKÇI KÝBÝR!
- 04 Þubat 2025 - KILIÇLAR SADECE TÖRENDE ÇEKÝLÝYOR ZANNEDÝYORSANIZ, YANILIYORSUNUZ!
- 18 Ocak 2025 - AK PARTÝ ÝL BAÞKANLIÐI... DERTLEÞME ADINA...!!
- 11 Aralýk 2024 - GAZZE’DE KAZANIP & SURÝYE’DE KAYBETMEK!!
- 31 Ekim 2024 - ÝMAM-I AZAM VEYA TÜRKÝYE DÜÞERSE!!!
- 27 Aralýk 2023 - TEHLÝKEYÝ GÖRMEMEK ve VEKALET SAVAÞLARI
- 15 Kasým 2023 - BOYKOT’TA… ÝZZET’TE… ALLAH ÝÇÝN VERMEKTE NASÝP ÝÞÝDÝR…!!
- 31 Mayýs 2021 - Özgür KUDÜS Ýçin Yeni Bir BÝSMÝLLAH….
AV. FEVZÝ KONAÇ
-YENÝ- MEHMET AKÝF ERSOY VE VURUN KAHPEYE!
MEHMET AKÝF ERSOY VE VURUN KAHPEYE!
Hepimiz aðýr bir imtihandan geçiyoruz. Aklýselim herkes görüyor ve endiþeleniyor ki millet olarak büyük sosyal depremler yaþýyoruz. Arzý sallayan deprem nasýl yýkýlan binalarda insan seçmiyor, zengin/fakir demiyor, saðcý/solcu ayýrmýyor, dindar/dinsiz bakmýyor ve nice canlarýn toprak olmasýna sebep oluyorsa, sosyal depremlerde ayný fiili deprem gibi ayýrým yapmadan kurban alýyor. Her kurban üzerinden toplumun her kesimi büyük bedeller ödüyor. Sanatçýsýndan, emeklisine, bürokratýndan, siyasetçisine, garibanýndan, zenginine, Ýslamcýsýndan, ateistine fark etmiyor. Gündüz kuþaðý programlarýnda bu pespayeliðin ve sosyal depremin geldiði boyutu göstermesi adýna ibret verici, tiksindirici hikayelere þahitlik ediyoruz. Hatta þahitlik deðil bu iðrençlikler gözümüzün içine sokuluyor adeta.
Burada dikkat çekmek istediðim bir baþka husus daha var. Bu sosyal depremin altýnda kalanlarýn özellikle dindar, mütedeyyin, muhafazakâr aileler ve insanlar olduðunda, tabiri caizse sahne ýþýklarý çok daha baþka tutuluyor olaylarýn üzerine. Kýzýlcýk Þerbeti dizisinin reyting rekorlarý kýrmasýndaki temel bakýþ ne ise Ýslamcýlarýn (!) veya dindarlarýn kirli çamaþýrlarýný dökmekten daha büyük haz duyan bir kitle var toplumda. “Bakýn gördünüz mü? Ýþte dindarlarýn asýl yüzü bu” demek için fýrsat kollayanlar var. Ýslam’la, günahý yan yana getirebilmenin, bunu dindarlarýn hatasý üzerinden yapabilmenin, bu yaptýklarýyla aslýnda dindarlýðýn veya bilinçaltýnda Ýslam’ýn ne kadar etkisiz ve deðersiz (!) olduðunu kanýtlamanýn dayanýlmaz hafifliðini yaþýyorlar! Dindarlarýn mahallesinin günah galerisini (!) açmak bu adamlarý çok neþelendiriyor.
Ancak bizim mahallede ara ara yaþanan bu tu/kaka iþlerin, diðer mahallenin hayat tarzý olduðunu unutarak yapýyorlar bunu. Kendilerinin yaþam tarzýnda çok makul bir tercihin, bizim mahallede ne büyük ayýplama ve linç operasyon gerekçesi olarak görüldüðüne ibretle þahitlik ediyorsunuz. Bir fiil kötü ise neden kendi hayat tarzlarýný, dindarlarda bir suçmuþ gibi lanse ediyorlar bu da ayrý bir konu. Burada iþaret ettiðim þeyin bir günahý savunmak olmadýðý anlaþýlýyor diye düþünüyorum. Kim iþlemiþse günah günahtýr. Suç suçtur. Ama dikkat çekmek isterim ki bu tür ekstrem olaylarý fýrsat bilerek ellerini ovuþturanlar, yanýldýklarýný ve olaya yanlýþ pencereden baktýklarýný gördüklerinde umarým iþ iþten geçmiþ olmaz.
Son yaþanan Mehmet Akif Ersoy ve diðer spikerler olayý gösteriyor ki; mütedeyyin kimlikli insanlarýn hata ve kusurlarý, olaðanüstü bir iþtah açýcýlýkta yine cezbetti bir kesimi. Ýnsaflý olanlarý tenzih ederek söylemek isterim ki hemen hepsi olayýn tüm gizli/mahrem yönlerini teþhir hazzýný tatmin edecek nitelikte tepe tepe kullandýlar. Detaylarý ballandýra ballandýra anlatarak ve aðýzlarýnýn suyu akarak, dindarlarýn “iddialarýndan vurulduklarýný” paylaþtýlar, yazdýlar, çizdiler ve devam ediyorlar. Adeta bu olay üzerinden dindarlara karþý bir “Vurun Kahpeye” furyasý yaþatýldý.
Peki biz ne yapýyoruz?
Bizlerde toplum olarak en kolayýný seçip, olayýn kahramanlarýný bu ideolojik þehvetinin kurbaný, linç mahallesinin adamlarýyla birlikte günahkâr ilan ettiðimiz kiþileri, failleri taþlýyoruz. Parayý, imkaný, þöhreti, makamý bulan Müslümanlarýn nasýl savrulduklarýný onlarla birlikte bizde koro halinde tekrarlýyoruz. Elbette ki bu eleþtirilerin haklý olduðu vakýalar olduðu gibi bu yaþanan trajedinin girdabýna girip kaybedilenler var. Bunu asla görmezden gelmiyoruz. Keþke olmasaydý ama þunu biliyoruz ki hiçbirimiz sýnanmadýðýmýz bir günahýn masumu deðiliz.
Peki faillerin suçlandýðý þeyler ne?
Ýþte olayýn bam teli burasý; seküler hayatýn tüm argümanlarý ve nefsi çeldiren her þey suç olarak karþýmýza çýkýyor. Alkol, uyuþturucu, eroin, kokain, kumar, gayrimeþru iliþkiler, kýrmýzý çizginin ve kutsalýn olmadýðý, dünya zevklerinin her birinin güdümüne girilmiþ bir hayat tarzý. Iskaladýðýmýz þey ise þahidi olduðumuz bu olaylarda faili taþladýðýmýz kadar fiili, günaha düþene vurduðumuz kadar günahýn kendisine ve sebebine vuramýyoruz.
Ýslamcýlarýn üzerine yakýþmayan günah, laik ve seküler kesimin hayat tarzý olduðu için o dokunulmaz alana müdahale edemiyoruz. Karþý mahallenin Ýslamcýlara attýklarý kurþunun kendilerine iþlemediði bir sistemde, biz günahkârý taþlamakla yetiniyoruz. Alkollü adamý yerden yere vururken, sarhoþluðu, iþlediði suçun asýl sebebi görürken, alkole hayýr, kapatýlsýn tekel bayileri, üretilmesin ve tüketilmesin raký diyemiyoruz. Haramdýr diyerek yasak talebini hiç dillendiremiyoruz. Milli içeceðimiz tabusuna bürünen içkiye muhalefet bile edemiyoruz. Çünkü kolay olan içeni dövmek. Çünkü rejim günahkara dokunurken, günaha dokunmaya izin vermiyor. Þayet dokunmak isterseniz meþhur duvar karþýnýza çýkýyor. Özgürlükler, laiklik, demokrasi, laik/seküler hayatýn dinin haramlarýna itirazý vs vs…!
Onlar böyle yapýyor ama biz ne yapmalýyýz, diyenlere bir hikaye ile mesaj vererek kanaatimi ifade etmek isterim. Bizim ölçümüz þu olmalý; hikayemiz þöyle…
*Müslüman günahkâra deðil günaha düþman olmalý...
Ebu’d-Derdâ Hazretleri bir gün þehri dolaþýrken, halkýn, bir günahkâra aðýr sözlerle hakâret ettiklerine þâhid oldu. Onlara sordu:
“–Siz kuyuya düþmüþ bir adam görseniz, onu oradan çýkarmaz mýsýnýz?”
Oradakiler:
“–Evet, çýkarýrýz!” dediler. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ Hazretleri:
“–O hâlde kardeþinize aðýr sözler söylemeyin, size âfiyet veren Allâh’a hamd edin!” dedi.
Bunun üzerine onlar:
“–Siz bu günahkâra kýzmýyor musunuz?” dediler.
Rasûlullâh SAV’in terbiyesinde yetiþmiþ bulunan güzîde sahâbî, bu suâle þöyle cevap verdi:
“–Ben onun kendisine ve þahsiyetine deðil, günâhýna kýzýyorum, günâhý terk ettiðinde, o yine benim din kardeþimdir.” Diyor o güzel Peygamber AS’mýn arkadaþý… O yüzden kimliðine ve ideolojisine bakmadan, her düþeni kardeþ bilip üzülmek vazifemizdir.
Bu güzel hikayeden hareketle ifade edersek; bizim düþmanlýðýmýz daha yumuþak ifadeyle muhalefetimiz, dinin üzerinde ittifak ettiði günah ve fiilleredir. Karþý mahallenin sýrf Ýslam dininin emir ve yasaklarý içindeki bu tür günah kavramýna muhalefeti üzerinden yaþananlarý okursak, nice maðdur ve düþmüþ kardeþimize bir de biz tekme vurmuþ oluruz. Mehmet Akifleri kurban olarak bizden alan sisteme, seküler dayatmalara düþmanlýk etmek yerine kurbaný bir kaz daha kesmek ilahi rýzaya muhalefettir. Seküler kesimin günaha deðil de günahkara, günahkarýn kimlik ve kiþiliðine fatura kesme arzularýnýn ortaðý olarak kalýrýz. Bu bize yakýþmaz ve yakýþmýyor!
*(Abdürrazzâk, XI, 180; Ebû Nuaym, Hilye, I, 225)



Henüz Yorum yok