- 09 Ekim 2024 - -YENİ- 7 EKİM FITRATIN DİRENİŞİ
- 02 Ağustos 2024 - İSMAİL HANİYE HAFTASI
- 31 Temmuz 2024 - SİYONİST YAHUDİ TERÖRİSTLER
- 15 Temmuz 2024 - KATİLLER ÜLKESİ AMERİKA
- 05 Temmuz 2024 - MÜLTECİ GÖÇMEN PEYGAMBER
- 23 Mayıs 2024 - RAHMANIN MİSAFİRİ OLMAK
- 06 Mayıs 2024 - KÜRESEL VİCDAN AYAKLANMASI
- 16 Nisan 2024 - İSLAMCILAR VE EKSEN KAYMASI
- 06 Mart 2024 - RÖNESANS II GAZZE
- 24 Aralık 2023 - ELEŞTİRİSEL BAKIŞ FİLİSTİN
- 15 Aralık 2022 - Kudüs’ü Bünyamin’ce Sevmek
- 10 Ağustos 2022 - Bilinç İntifadası
- 15 Nisan 2022 - İSRAİL YENİ BİR KATLİAMA MI HAZIRLANIYOR
FURKAN YILMAZ ALTINÖZ
BİR MEVLİD KANDİLİ DAHA GERİDE KALIRKEN
BİR MEVLİD KANDİLİ DAHA GERİDE KALIRKEN
Sözlükte “doğum yeri ve zamanı” anlamına gelen mevlid kelimesi, İslâm kültüründe özellikle Hz. Peygamber’in doğumunu, bu vesileyle yapılan törenleri ve yazılan eserleri ifade etmek için kullanılır. Ancak günümüzde yazılı eserlerden daha çok Hz. Peygamberin doğumunu hatırlatmaktadır.
Mevlid etkinlikleri Hz. Peygamber’in sağlığında onun doğum yıl dönümlerinde kutlanmadığı gibi ilk dört halife dönemiyle Emevî ve Abbâsî devirlerinde de mevlitle ilgili bir uygulamaya rastlanmamaktadır. Daha sonraları gerek ibadet, gerek siyasi ve gerekse sosyal sebepler sonucu İslam dünyasında mevlit programları yapılmıştır.
Bir örnek olarak, Kuzey Afrika’da önceleri mevlid kutlama âdeti yokken bunlar ilk defa kadı ve muhaddis Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed b. Hüseyin es-Sebtî el-Azefî (ö. 633/1236) tarafından halkın Hristiyan bayramlarını kutlamasını önlemek amacıyla icra edilmeye başlanmıştır.
İlk halifeler sonrası beylik, halifelik ve imparatorluk dönemlerinde mevlit uygulamaları devam etmiş fakat uluslaşma sürecinde Suudi Arabistan hariç, Müslümanların yaşadıkları ülke ve coğrafyalarda varlığını sürdürmüştür.
Mevlid yazımlarında heyecan vardır. Ayetlerin inişi vardır. Vahiy vardır. Peygamberlik vardır. Tarih vardır. İnanç vardır. Sevgi vardır. Muhammedî (sav) muhabbet vardır. Mevlidin varlığı ayet ve sünnet ile sabit olmadığı için kültürel değer olarak Müslümanların tarihinde yer almaktadır. Yani mevlid kandilini idrak etmek farz, vacip ve sünnet değildir. Ayrıca bu geceye ibadet yüklemek ve zorunlu kılmak söz konusu olmamakla beraber, isteyen kişi/gruplar İslami genel kanaate/karaktere aykırı olmamak şartıyla değerlendirebilir.
Mevlid programları anma programlarıdır. Mevlid programlarında ortak beklenti Hz. Peygambere yakınlık, vesile ve şefaat beklentisidir. İslami ilkelerin egemen olduğu coğrafyalarda bu anlayış normal kabul edilse de İslam’ın egemen olmadığı, seküler düzlemde yalnızca bu anlayışla yetinmek asla yeterli değildir. Günümüzde mevlid kandilleri Hz. Peygamberi anlama ve anlatmaya yönelik olmalıdır. Ve mevlitte bilinç ve eylem yüklü bir peygamber anlayışı elde edilmelidir.
Mevlid kutlamaları muhataplarından Hz. Peygamberin varlık nedenini/gönderiliş gayesini ve mücadelesini, hadislerini, Kur’an ve tefsirlerini okumalarını tavsiye etmelidirler. Mevlid geceleri davet ve tebliğe yönelik Safa tepesine, Ebu Kubays Dağına ve Akabe tepesine dönüşmelidir. Aynı havayı soluyan, aynı hedefe kilitlenen, aynı inancı yükleyen miting alanlarına dönüşmelidir. Hz. Peygamberi ve inanalarını/arkadaşlarını modellemeye sürüklemelidir. Haz, hız ve renklere dönüşmemelidir.
Mevlid etkinliklerine bidat/dinde yoktur diye karşı çıkmak anlamsızdır. Sosyo-psikoloji ve ihtiyaçlar göz önünde tutularak karar verilmelidir. İnsanlara ulaşmak ve onları bir araya getirmek, kitleleri harekete geçirmek, milli ve manevi değerleri topluma ulaştırma açısından bakılmalıdır. Hatta mevlidi dinsel bir olaydan çıkararak sosyolojik bir eksene oturtarak kutlanması sağlanmalıdır. Nasıl ki her hangi bir olayı (din, tarih, kültür, siyasi ve ekonomi gibi) anlamak için seminerler, konferanslar, paneller ve sempozyumlar düzenleniyor ve hiç kimse bidat/dinde yoktur diye karşı çıkmıyorsa; mevlid de bu kategoride pekâlâ değerlendirile bilinir.
Henüz Yorum yok