Zehra KOÇER

Ramazan'da Kudüs'te Olmak

Ramazanda Kudüs’te olmak başkadır.
Rahmet iklimini solumak, hemde Allah’ın etrafını bereketli kıldığı Beytulmakdis’de solumak.
Ramazanda Kudüs’de olmak bambaşkadır.
Kudüslü kardeşlerimizin gözlerindeki coşkuya şahit olmak, “Ramazan Mübarek Ramazan Mübarek” söylemleriyle bizleri bağrına basıp “Hoşgeldiniz memleketinize” karşılamalarındaki tarifsiz duyguyu yoğunluğunu hissetmek.
Işıl Işıl Kudüs’ün dar sokaklarında, kalp atışlarımızı hissederek bir kuş gibi çırpınırcasına Aksa’mızın bereketini, rahmetini daha surlardan içeri ilk adımda yaşamak
Adım adım, ilmek ilmek işler gibi bedenimize bu sevdayı, aşkı…
Peygamberlerin gezdiği, bereketli kılınan topraklara ayak başmanın sonsuz Hamdiyle…
Gözler Mekke’de Kabe’yi, Medine’de Yeşil  Kubbeyi nasıl ararsa, surlardan içeri geçtiğimiz ilk dakikada Kubbetus Sahrayı Arayarak, heyecanla Efendimizin Miracının Merkezine adımlamak.
Dar sokaklar, eski kaldırımlar, her yanı tarih kokan, acı kokan Kudüs. Ey Tutsak Sevdam…
Çok geç kalmışız sana. Seni bu kadar mahsun bırakışımızdan dolayı bizleri affedebilecekmisin gözyaşlarıyla; İşte O Güzel Mabedin karşısındayız.
Sevdanın Simgesi, Miracın Simgesi…
Tarife yetersizdir tüm lisanlar Seni
Tel Örgüler ardında ümmeti bekleyen, Ümmetin, Ümmete Emaneti.
Sahip Çıkamadığımız Emanetimiz.
Abdulhami’din  Canı Pahasına bir karışını bile vermemek için direndiği Mirası Kudüs.
Ne acılara   şahitsin Sen…
Ne Yüreklere sevda olmuşsun nağme nağme.
Allah’ın peygamberine yurt olmuş, yar olmuş diyar olmuşsun.
Efendimizin hüznüne, müjde olmuş, lutuf olmuş mirac olmuşsun.
Biz Sana geç kalsakta sen tüm güzelliklerinle kuçak açıyorsun bize.
Rahmet ayında, Sendeki Rahmeti hissetmek; Bereketli diyarında kuruyan dudaklarımızı iftarının niğmetiyle mükafatlandırmak. Kuruyan gönüllerimizi, etrafını bereketli kılınan Aşk diyarınla sulamak, tüm zerrelerimizle hissederek…
Peygamber nefesinini çekmek içimize, Zeytin ağaçlarının altında solumak…
Sıcaklığında dahada kavrulmak.Güneşinle nurunla tarihe ve geleceğe bir ışık yakmak bir umutla.
Hiç olmadığımız kadar cesur, Geç kalışımızın mahcubiyetiyle küffarın karşısında daha da dik durarak, gözlerimizle haykırmak.
Burası bizim, Buralar bizim, Kudüs bizim, Aksa Bizimdir…
Tüm bedenimizde hissettiğimiz aşk ve bereket, daha surlardan ilk adımımızla,   damarlarımızdan tüm bedenimize yayılan bir iksir gibi.
Sen bize akarken, bizde sana akıyoruz damla damla…
Ve Belkide her Ramazan eksikliğini hissedeceğimiz bir tat, bir huzur olacaksın bundan sonra bizim için. Bir yanımız eksik kalacak sana dokunduktan sonra. Bir yanımız yetim.
Hiç alamıyacağız beklide, Kucağında açtığımız iftarın tadını Kudüs. Saatlerce kılınan teravihlerin feyzini özleyeceğiz hep. Sanki Kabe’ydin, sanki Medine, saf durdurduğum namazlarımda.
Seni öylesine mahsun bırakıp, aslında kendimizi mahsun bırakıp, dönmek gerisin geriye; Bu yüreğe en büyük acıydı.
Bir daha ne zaman soluyacağım sendeki aşk nefesini diyerek, yaralı bir evladını düşmanın içinde bırakıp dönen bir anne çırpınışıyla…

Senden ayrılmak Ey Kudüs…
Senden bedenen ayrılmak bekli ama, artık hep seninle kalmak.
Bir gün yine geleceğim Kudüs.
Bir gün yine geleceğiz
Selehattince bir Müjdeyle
Abdülhami’din Dirayetiyle
Hz Ömer’in Fethiyle
Yine Geleceğiz…. 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri

    Bu yazarın başka makalesi yoktur.