Esra Palancı

Sahabenin Dünyasında Kudüs

SAHABENİN DÜNYASINDA KUDÜS

          Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'tan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur.” (Tevbe Suresi 100)

Sahabenin ardından gitmenin Allah’ın (cc) rızasına ve cennetine ulaştıracak bir yol olduğunu bize bildiren bu ayet-i kerimenin müjdesiyle “sahabenin dünyasında Kudüs” konusunu incelemenin ve anlamaya çalışmanın bizi değer ve sorumluluklarını kavrama açısından Kudüs konusunda farklı bir noktaya taşıyacağına inanıyorum.

Sahabe dediğimiz zaman imanları Allah (cc) tarafından tasdiklenmiş yeryüzünün en şerefli topluluğunu hatırlamak gerekir. Müslümanlar olarak kulluğumuzun gereklerini yerine getirirken Allah Resulü’nün (sav) rehberliğinde, sahabenin örnekliğinde bir hayat yaşama gayreti içerisinde oluruz, olmalıyız. Kuran’ın ilk muhatapları, Peygamber Efendimizin (sav) ilk talebeleri bir meseleyi nasıl anladı ve ne yaptı ise biz de öyle anlamalı ve onların örnekliği ile hareket etmeliyiz. Bu, hayatın her alanında böyle olduğu gibi Kudüs meselesinde de böyle olmalıdır. Müslümanlar olarak Kudüs bize ne ifade eder ve Kudüs meselesinde tavrımız ne olmalıdır? diye sorduğumuzda bunun cevabını sahabenin dünyasına bakarak bulabileceğimize inanıyorum. Dolayısıyla meselenin hakikatini kavrayabilmek açısından Kuran bize bu konuda ne söylüyor, Efendimiz (sav) bize ne söyledi ve sahabe bu konuda ne yaptı, soruları üzerinde durmamız gerekiyor. Ben bu yazıda sahabenin dünyasından Kudüs’e bir pencere açmak istedim.

Sahabenin o günün dünyasında Kudüs’ün değerini çok iyi anladığını söyleyerek konuya giriş yapalım.  Bugün Kudüs’te medfun olan 60 küsur sahabenin[1] teknolojinin olmadığı, bir yerden başka bir yere gitmenin aylarca sürdüğü bir zamanda bütün meşakkat ve çilelerine rağmen uzun yolculuklar yaparak ulaştığı bu topraklarda ne işi vardı, sorusunun sahabenin dünyasında Kudüs’ün değerini göstermesi bakımından önemli olduğuna inanıyorum. Abdurrahman İbn Abt, Abdurrahman Bin Udeys, Bişr Bin Akrabe El Cüheni, Cemre İbn Avf, Ebu Meryem Filistini, Ubade İbn Eşyeb, Zul Esabi El Cüheyni, Berze İbn Zeyd El Cüzami, Rebia İbn Seken, Ubade İbn Samit, Şeddad İbn Evs (radıyallahu anhüm ecmain) ve ismini burada zikredemediğimiz daha birçok sahabe[2] bir dönem Kudüs’te yaşamış ve orada vefat etmiş sahabe efendilerimizden bazılarıdır. Elbette ki Kudüs’e karşı sahabede bu ilginin oluşmasının sebepleri vardı. Her şeyden evvel Kudüs topraklarının faziletini bildiren ayetlerin inişine bizzat şahit oluyorlar ve bizzat Efendimizin (sav)  mübarek lisanından Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın faziletine dair sözler işitiyorlardı. Allah Resulü’nün (sav) ağzından çıkan her kelam sahabenin dünyasında farklı bir ufuk açtığı ve onları harekete geçirdiği gibi Efendimizin (sav) bu konuda söyledikleri de aynı şekilde sahabenin dikkat ve ilgisini bu topraklar üzerine çekmesine sebep olmuştu. Bir başka sebep ise Müslümanların namazlarını kılarken Kabe’ye yönelmelerini emreden ayetler inmeden evvel Mescidi Aksa’ya yönelerek namaz kılmalarıydı. Dolayısıyla bu süreçte sahabe açısından dini bir merkez olma özelliği taşıyordu. Yine sahabe, Efendimizin (sav) miraç hadisesinin bu beldede gerçekleştiğini bizzat O’nun (sav) ağzından dinlemişlerdi. Dolayısıyla Kudüs ve Mescidi Aksa’nın sahabenin gözünde ayrı bir yeri vardı.  Bu ilginin bir sonucu olarak Efendimiz’in (sav) döneminden itibaren Abdullah Bin Ömer, Ebu Ubeyde, Muaz Bin Cebel, Bilal Bin Rabah, Temim Bin Uveys ed- Dari ve Abdullah Bin Selam (radıyallahu anhüm ecmain) gibi bazı sahabeler ibadet ve ziyaret maksadıyla Mescidi Aksa’ya özel yolculuklar yapmışlardı.[3] Müslümanlar açısından bütün bu sebepler aynı zamanda Kudüs’ün fethinin manevi motivasyonunu da oluşturuyordu.[4]

Sahabenin büyüklerinden olan Hz. Ali (ra) ve Hz. Ömer (ra) efendilerimizin Mescid-i Aksa’nın bulunduğu o bereketli topraklara bakışını ve onların dünyasında bu toprakların kıymetinin ne olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğuna inandığım bazı hadiseleri ve orada söylenerek tarihe geçen bazı sözleri burada zikretmenin faydalı olacağına inanıyorum.

“İslam orduları Hz Ömer’in hilafeti döneminde Kudüs’ü fethettiğinde bölgenin din adamları ile İslam orduları arasında şehrin anahtarları hususunda bir tartışma olur. Din adamları derler ki; “Savaşta sizler galip geldiniz, biz ise yenildik. Anahtarları size teslim edeceğiz ama, biz istiyoruz ki, bu mübarek toprakların anahtarlarını bizzat halifenize verelim.” Bu durumu ordu komutanı İslam devletinin başkenti olan Medine’de ki Hz. Ömer’e bildirir. Hz. Ömer Kudüs’e gidip gitmemeyi Sahabenin büyükleri ile istişare eder. Sahabenin neredeyse tamamı Hz. Ömer’in Kudüs’e gitmesini o günkü şartlar içerisinde uygun görmezler. Hz. Ömer en son o mecliste bulunan Hz. Ali’ye bu konudaki fikrini sorar; İmam Ali der ki; “Ey Emire’l Mü’minin! O topraklar sıradan topraklar değil, bunun için git. Git de kıyamete kadar gelecek Müslümanlar o toprakların kıymet ve şerefini unutmasınlar.” Hz. Ömer, İmam Ali’nin bu ince düşüncesini kabul eder ve her zaman söylediği o meşhur sözü söyleyerek yola çıkar; “Hasan’ın babası olmasaydı; Ömer helak olurdu.”[5]

Yine Hz. Ömer’in fetih gerçekleştikten sonra fetih ordusu ile arasında geçen şu konuşma Kudüs’ün Hz. Ömer’in dünyasında ne ifade ettiğini göstermesi bakımından önemlidir.

“Fetih gerçekleşmiş ve şehrin anahtarları teslim alınmıştır. Sıra her zaman yapıldığı gibi fethedilen toprakların, askerlerin payına düşen bölümlerin dağıtımına gelince; Hz. Ömer bilinen uygulamanın zıddına, askere toprak dağıtmaz. Hz. Ömer’in bu uygulamasının hikmetini merak eden askerler neden dağıtmadığını sorarlar; Hz. Ömer tarihe geçecek şu sözü söyler: “ Allah Resulü (s.a.v.) Mekke’yi fethettiği zaman, askere toprak dağıttı mı? Ordu hep bir ağızdan hayır dediler. İşte Kudüs, Mekke’dir. Ben nasıl size topraklarını dağıtabilirim ki?”[6]

Hz. Ömer (ra) ve Kudüs dediğimizde burada daha onlarca hadise zikredilebilir fakat ben son olarak Hz. Ömer’in (ra), kabri Mescid-i Aksa’nın yanı başında bulunan, Kudüs’ün ilk Müslüman valisi olan Ubade Bin Samit (ra)’yı Kudüs’e vali tayin ettiğinde ona emanet ettiği şu sözleri burada zikretmek ve 21. asırdan bu sözlere kulak vermek istiyorum.

Hz. Ömer (ra), Ubade Bin Samit’e (ra) der ki;“Ey Ubâde! Öyle bir topraktasın ki, onlarca Peygamberin ayak izi var burada. Öyle bir beldedesin ki Peygamberin daima hayırla yâd ettiği bir şehirdir burası. Öyle bir topraktasın ki, Efendimizin (sav) Cenab-ı Hak ile buluştuğu ve burada kılınan bir namazın 500 vakit sevap insana kazandırır diyerek müjdelediği bir topraktır burası.”[7]

Hz. Ömer’in (ra) Kudüs’ün anahtarlarını teslim aldıktan sonra Hrıstiyanlar’ın çöplük haline çevirdiği Mescid-i Aksa ve çevresini kendi elleriyle temizlemesi de bu değeri anladığının bir göstergesiydi.

Şunu bilmeliyiz ki, sahabe Kudüs’ün değerini anladı ama bunu anlamakla kalmadı. Henüz Kudüs fethedilmeden önce de o beldelerin fazilet ve bereketinden nasipdar olmak için o beldeleri ziyaret etti. Kudüs fethedileceği zaman o fetih ordusunun içinde binlerce sahabe vardı. O topraklar fethedildikten sonra da Efendimiz (sav)’in mektebinde yetişen o güzide topluluk adaleti o topraklarda hakim kılarak o bereketli topraklara sahip çıktı. Sahabe Kudüs için ne yaptı, sorusunun benim dünyamdaki karşılığı da aslında tam olarak budur. O toprakların değerini çok iyi anladı ve Ömerce bir adalet ile o topraklara sahip çıktı. Umuyorum ki bizlerde sahabenin ardından gidip bugün sahabenin anladığı gibi Kudüs’ün değerini anlayabilir, anlamakla kalmayıp Ömer (ra)’nın adaletiyle o topraklara yeniden sahip çıkabiliriz. Umulur ki böylece Rabbimizin rızası ve bizleri müjdelediği ebedi cennetlerle seviniriz.

 

                                                                                                                      ESRA PALANCI

 

 

 

[1] Muhammed Emin Yıldırım, Kudüs’te Yaşayan Sahabeler

 

[2] Muhammed Emin Yıldırım, Kudüs’te Yaşayan Sahabeler

 

[3] Altun, İsmail, Sahabe Gözünde Kudüs ve Mescid-i Aksa

 

[4] Müslümanların Kudüs’ü Fethi, Muammer Gül

 

[5] https://www.siyervakfi.org/kudus-mekkedir/

 

[6] https://www.siyervakfi.org/kudus-mekkedir/

 

[7] https://mirasimiz.org.trKudüs’ün İlk Kadısı Ubade Bin Samit (ra)

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri