MEHMET TOPUZ
İKLİM VE ÇEVRE…
İKLİM VE ÇEVRE…
Konu aslında dünya gündeminde yerini korumaya devam ediyor. Bu konuda birçok veri beşeriyetin masasında durmaya devam edecek. Önlemsel tedbirlerin alınmamasından kaynaklı ve gelişmiş ülkelerin bu konuda tutumu sonuca dair bir projeksiyon oluşturacaktır. İklim şartlarının değişime uğramasında beşeriyetin bir etkisi olup olmadığı en üst sırada yerini korumaya devam etmektedir.
Dünya, bilimsel çerçevede var olduğu günden bu yana doğanın değişim süreci her daim olmuştur. Bu değişim süreci aslında doğanın kendi doğal döngüsü içerisinde gerçekleşirken, sürece dâhil olan beşeriyet beraberinde doğanın döngüsü içerisinde sistematik anlamda yer almaya başlamıştır.
Burada teknolojik faaliyetlerin etkisi ile beşeriyetin doğaya olan müdahalesinde ciddi anlamda yer kapladığı düşüncesindeyim. Tabi bu şu demekte değil; elbette teknolojinin olup olmaması yönünde bir yargı oluşturup ve olumsuz taraflarına yönelik var olan durumu konuşup olumlu yönünü de ortadan kaldırmakta olmamalıdır. Çünkü çağın getirisi içerisinde teknolojiye yönelik talep ve gelişim yönü(olumlu-olumsuz) önem arz etmektedir.
Bugün gelişmiş ülkeler nezdinde konuyu ilerletecek olursak, teknoloji sayesinde doğaya müdahale süreçleri ciddi anlamda yer kaplamakta. Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde doğaya dair yapılması muhtemel faaliyetler teknolojinin yoksunluğu dolayısıyla eksik kalabilmektedir. Eksik kalmak bir yönüyle doğanın düzenine yönelik bir korumayı beraberinde getirebilir. Fakat teknolojinin diğer yönüyle gelişmesi de önemlidir.
Sadece bu mu? Elbette hayır. Savaşlarında küresel ısınma şartlarında, iklim ve çevrenin tahribatına yönelik verdiği zararın bilançosunu da konuşmak gerekmez mi? Çünkü atılan her bomba beşeriyete verdiği zararla beraber beşeriyetin yaşam alanına da ciddi anlamda zarar vermektedir.
Tarım ilaçlarına dair var olan kısmı da konuşabiliriz. Tarım ilaçlarının aşırı kullanımı sonucunda ya da yanlış ifadesi daha doğru olacak, ekosistem döngüsünde bir takım problemleri beraberinde getirebilmektedir. Konunun tamamında konuyu eninde sonunda getirip şu kısma bağlamak düşüncesinde değilim. Halkın bilinçlendirilmesi mevzusu… Bilinçlendirmek ve bilinçlenme elbette önemli. Şu anlamda savaşlarla iklim ve çevreye verilen zarar, teknolojinin gelişmiş olduğu ülkelerde bilinç seviyesi tartışmaya açık bir konu gibi durmakta burada.
Sonuç kısmında şunu konuşabiliriz. İklim ve çevre hususunda alt başlık niteliğinde birçok başlık yazılabilir. Fakat sonuç kısmında karşılaştığımız verilere de bir göz atacak olur isek, karşımıza kuraklık kavramı çıkmaktadır. Tabi bu kavram aslında tarım faaliyetleri iklim şartlarına bağlı olan ülkeler ile tarım faaliyetlerinin iklim şartlarına bağlı olmayan ülkeler nezdinde değişiklik göstermekte, hatta yıllık ürün de dalgalanmaların niteliğine yönelikte bir ayrım oluşturmaktadır.
Kuraklık şartları ile su tüketim miktarının doğrusal bağlamda ele alınması ile su fakiri ya da su zengini ülkelere dair veride oluşturulabilir. Aşırı su kullanımı da sonuçta yeraltı suyuna sulamada ihtiyacın artması beraberinde obrukların oluşumuna kadar konuyu götürmektedir.
İklim ve çevre şartlarının değişimi ve gelişiminde beşeriyetin bu anlamda odak noktada yer aldığı üzerine söylenecek ve söylenmesi gereken birçok cümle kurulabilir. Ve çevresel unsurlardan iklime, iklimden beşeriyete kadar birçok söylem içerisinde konu dönüp dolaşıp yine konunun öznesi olan beşeriyete çıkacak gibi durmakta.
Sağlıcakla kalın…
Henüz Yorum yok