AV. MUSTAFA İLHAN
Kudüs' ü Anlamak
Kudüs malum olduğu üzere her üç din içinde kutsal bir şehir. O yüzden tarihte tam altı kez el değiştirmiş , savaş görmüş , yakılmış yıkılmış bir şehir. Buna rağmen şehirde şehri uzun süre ellerinde bulunduran Müslümanların hoş görüsü nedeni ile tarihi yapılar zarar görmemiş.
Yaklaşık 600 yıl şehir Müslüman Memluk’lülerin idaresinde kalmış. Bu döneme ait çok sayıda yapı ve cami var. Memluk’lülerden öncesi pagan ve Roma dönemine ait eserler bulunuyor. Bizim Hatay’da meşhur dağ delerek oluşturulan TİTUS tünellerini yaptıran Romalı komutan Titus’un Kudüs’te de bir çok eseri var olmuş.
Şehrin surları Selahattin Eyyübi tarafından ele geçirilince yıktırılıyor. Bütün muhasaralarda yaşlılar ve çocuklar şehir içine alındığı için savaşın şehirde değil kutsal yapıların ve insanların zarar görmemesi için şehrin dışında yapılmasını istemiş.
Kudüs’ün Osmanlı idaresine geçmesi ise Yavuz Sultan Selim zamanında olmuş. Ancak o döneme ait eserler Kanuni Sultan Süleyman ve eşi Hürrem sultan zamanında yapılmış. Kanuni şehre su getirmiş. Bu suyun halen kullanıldığı söyleniyor. Osmanlı idaresinde Kudüs 1917 yılına kadar kalmış.1917 de şehir İngiliz egemenliğine geçmiş. Sonra Birleşmiş Milletlere devredilmiş. 1967 yılına kadar da Kudüs Ürdün devletinin himayesinde imiş.
1967 Arap İsrail savaşında Yahudiler Kudüs’ü ele geçirmişler. Mescid-i Aksa’ya gelip orayı da sinagog yapmak için geldiklerinde, Kubbetü’s Sahranın kubbesine İsrail devletinin bayrağını çekmişler. Bu olay oradaki bütün Müslümanları hüzünlendirmiş ancak itiraz edenin öldürülmesi nedeniyle ellerinden bir şey gelmemiş. Birkaç gün sonra bundan haberdar olan dönemin Türkiye Cumhuriyetinin konsolosunun arabasının Aksa kapısına geldiğini görmüşler. Konsolos Ali Refik İleri onlara “Siz bu savaşta Arapları yenmiş olabilirsiniz, ancak tüm Müslümanları yenmediniz. Mescid-i Aksa yeryüzündeki bütün Müslümanların ortak değeridir. Derhal bu bayrağı indirin aksi halde bu tavrınız ülkem ile aranızda savaş sebebidir” diyerek yapılan densizliğe tek başına tepki vermiştir. Pabuçun pahalılığını gören ve kendilerine göre İsrail’in yıkılışının kuzeyden gelecek bir kavim tarafından olacağına inanan askerler aradan geçen kısa bir süre sonra bayrağı indirmişler.
Mavi Marmara olayı İsrail’de bir travma yarattı. İsrail başkalarına karşı duyarsız davranırken bizim Mavi Marmara’daki insanlarımızı niye iki günde bıraktı sanıyorsunuz.
Korkuyorlar. Bir komutanım şöyle demişti “ Bizim askerimizin gelmesini boş ver, geleceğini duysalar bu Yahudilerin yarısı derhal Amerika’ya Avrupa’ya geldikleri ülkelere geri kaçarlar.”
Beklenti yok mu? Var. Bir Arap’tan işittim. Öksüz bir Arap genci diyorki “ Türklerin İHA’ları, SİHA’ları olduğunu internetten gördüm. Ne olur gelseler bu Yahudiyi bombalasalar tek altında bizlerde ölelim, yeter ki bizi bu durumdan Osmanlı torunları kurtarsa” diyor.
Ben bizzat hayatımda ilk kez Kudüs’te karşılaştığım kişilerce, tam ne dediklerini anlamasam da ellerini dua eder gibi açarak “ Osmanlı, Yarabbi inşallah” dediklerine şahit oldum . Elleri Türk bayrağını görünce hep kalplerinde idi. Türkiye’de yolda giderken kolay kolay selam veren olmaz. Onlar Türki Selamün Aleyküm diyorlar. Bir Türk ile karşılaştıkları için mutlu oluyorlar. Bizlerin onları ziyaret etmesi onların morallerini yükseltiyor. Maneviyatları artıyor. Ümmetin yetim çocukları olmadıklarını anlıyorlar.
Yalnız büyükler mi ? Okula gidip gelen çocukların yüzlerinden size nasıl sevgi ile baktıklarını görüyorsunuz. Selam veriyorlar. Şeker veriyorlar. Biz de onlara vermeye çalışıyoruz. Hediyeleşiyoruz. Seviyorlar bizleri. Gözlerinin içi gülüyor Türk bayrağını gördükçe.
Olacak inşallah. İnandım, iman ettim ki Osmanlıdan daha büyük bir birliktelik yolda. Ey inananlar yeter ki siz kendi şahsi ikballeriniz için yola çıkan bu trene dur demeyin. Türkiye’nin yüzyılı yolda. Kızılelma bu. Vallahi da billahi de bu vebalden kurtulamazsınız.
Kudüs sizi bekliyor. Hala burda mısınız ? 23/11/2022
1 Yorum
Osman Yetişen
26 Kasım 2022