- 29 Kasým 2025 - ELEÞTÝRÝNÝN AHLÂKI: KIRMADAN SÖYLEMEK, DÖVMEDEN UYARMAK
- 24 Kasým 2025 - EFSANELEÞTÝRÝLMÝÞ DÝN VE GERÇEK HAYATIN SESSÝZLÝÐÝ
- 14 Kasým 2025 - ÜMMET BÝLÝNCÝ VE KARDEÞLÝK RUHU
- 07 Kasým 2025 - SUDAN: SESSÝZLÝÐÝN ÇIÐLIÐI
- 30 Ekim 2025 - DOÐU TÜRKÝSTAN BÝZÝM NEYÝMÝZ OLUR?
- 23 Ekim 2025 - HÝÇ BÝLENLERLE BÝLMEYENLER BÝR OLUR MU? KÝMDÝR BU GERÇEK BÝLENLER ?
- 17 Ekim 2025 - AÇLIÐIN GÖLGESÝNDE KUTLAMA: 16 EKÝM DÜNYA GIDA GÜNÜ’NÜN SESSÝZ ÇELÝÞKÝSÝ
- 15 Ekim 2025 - 2 . “ONE MÝNUTE”
- 11 Ekim 2025 - NEDEN BAZI ÝNSANLAR DOÐRU YOLU BULAMAZ?
- 06 Ekim 2025 - KAPÝTALÝST RUHUN ÝSLÂMÎ CAMÝYA SIZMASI
- 23 Eylül 2025 - "GÜNAYDIN" MI, "HAYIRLI SABAHLAR" MI? – BÝR SELAMIN HÝKMETÝ ÜZERÝNE
- 01 Aðustos 2025 - FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -2-
- 23 Temmuz 2025 - FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -1
- 14 Temmuz 2025 - 15 TEMMUZ: BÝR MÝLLETÝN CÝHAN DEVLETÝ YÜRÜYÜÞÜNÜ DURDURMAYA YÖNELÝK ENGELLEME GÝRÝÞÝMÝ
- 06 Temmuz 2025 - KERBELA: BÝR ÜMMETÝN ÝÇ SIZISI
- 02 Temmuz 2025 - EN ÝYÝ SAVUNMA SALDIRIDIR, EN KÖTÜ SAVUNMA SAVUNMADIR.
- 24 Haziran 2025 - TÜRKÝYE ÝÇÝN TARÝHÎ BÝR ZARURET OLARAK MEGA ÝDEAL (BÜYÜK ÜLKÜ) ARAYIÞI
- 19 Haziran 2025 - ARZ – I MEV’UD; MÜSLÜMAN COÐRAFYADA ÝÞGAL PLANLARI, TÜRKÝYE'YÝ BEKLEYEN TEHLÝKE
- 07 Haziran 2025 - KUDÜS’E AÐIT ÞÝÝRÝ TAHLÝLÝ
- 30 Mayýs 2025 - KUDÜS'E AÐIT ÞÝÝRÝNÝN EVLAT EDÝNME HÝKAYESÝ
- 23 Mayýs 2025 - MESCÝD-Ý AKSAY'A AÐIT !
- 07 Mayýs 2025 - HÝNDÝSTAN-PAKÝSTAN SAVAÞI ÝNSANLIÐIN SONU OLABÝLÝR MÝ ?
- 29 Nisan 2025 - YÂSÎN SAHÝBÝ OLMAK… KAVMÝNÝN KURTULUÞU ÝÇÝN BEDEL ÖDEMEK…
- 22 Nisan 2025 - KUR’ÂN’IN KISSALARLA YÜKLEDÝÐÝ SORUMLULUK
- 18 Nisan 2025 - YASÝN SURESÝ VE MARANGOZ HABÝB’ÝN MESAJI
- 11 Nisan 2025 - HAYATIN MERKEZÝNDE BÝR PEYGAMBER
- 26 Þubat 2025 - MAKÝNALARIN ÖÐRENME SERÜVENÝ: YAPAY ZEKÂ
- 17 Þubat 2025 - YAPAY ZEKA, TEHDÝTÝ MÝ, FIRSATI MI?...
- 10 Þubat 2025 - SIRADANLAÞMAK
- 01 Þubat 2025 - HAYALÝNDE KUDÜS OLMAYANIN ÝMANINDAN ÞÜPHE EDÝLÝR
- 26 Ocak 2025 - KUDÜS, MESCÝD-Ý AKSA BÝZÝ ÝLGÝLENDÝRÝR MÝ?
- 19 Ocak 2025 - KIRILMA NOKTASI GAZZE
MUHAMMED ÞAMÝL GENÇOSMANOÐLU
-YENÝ- ÝTTÝHAD-I ÝSLÂM: SÝYASÎ BÝR PROJE DEÐÝL ÝMANÎ BÝR YÜKÜMLÜLÜKTÜR
ÝTTÝHAD-I ÝSLÂM: SÝYASÎ BÝR PROJE DEÐÝL ÝMANÎ BÝR YÜKÜMLÜLÜKTÜR
Müslüman Öznenin Ýnþasý: Birlik Ýçin Ýlk Adým
Ýçinden geçtiðimiz zaman, tarihin sadece aktýðý deðil; yeniden kurulduðu, mefhumlarýn da yerinden oynadýðý bir zaman… Böyle bir dönemde Ankara'da Konya STK'larýnca düzenlenen “Ýslâm Birliði ve Türkiye’nin Geleceði” temalý Ufuk Turu programý, benim için bir toplantý olmanýn ötesinde; hem zihnimi hem sorumluluk duygumu yeniden harekete geçiren bir muhasebe imkâný sundu.
Uzun yýllardýr Ýslâm birliði hakkýnda konuþurken, baþlangýç noktamýzý yanlýþ yere koyduðumuzu fark ettim. Ýslam birliði kavramýný biz direk tepeden baþlatýyorduk. Mevcut yapýdaki devletler ile Ýslam birliði nasýl olacak diye hep düþündük. Bu düþünce bazen bizi olumsuzluða da sevk ediyordu. Bu program aslýnda buradan baþlamanýn yanlýþ olduðunu, islam birliðinin baþka baþka iþlerden baþlanmasý gerektiði hakikatý üzerine kuruldu adeta. Program boyunca idrak ettim ki, baþlangýç noktamýz yanlýþ olunca, bütün çýkarýmlarýmýz da kaçýnýlmaz olarak yanlýþ oluyor, gerçeðe bir türlü varamýyoruz.. Ýslâm birliði dediðimiz þey, devletlerarasý bir üst mekanizma kurmak deðildir; önce Müslüman öznenin iç dünyasýnýn birliðidir. Varlýðýn kendi düzeninden koparýlarak siyasî bir mühendislik nesnesine dönüþtürüldüðünde ortaya çýkan þey birlik olmaz; olsa olsa “idari koordinasyon” olur. Bu ise Ýttihad-ý Ýslâm deðildir.
Bu çaðda Ýslam ülkeleri bu kadar daðýnýkken ve birlikte hareket etmiyorlarken, bir Gazze meselesi bile Ýslam ülkelerini bir araya getiremiyorken Ýslam birliði nasýl saðlanacaktý? Türkiye Ýslam dünyasýnýn lideri benim diyor, hilafet en son bende idi diyor. Ýran güya Ýsrail karþýtlýðý üzerinden Ýslam dünyasýnýn lideri benim diyor. Mýsýr potansiyel itibariyle bu iþe en uygun devlet olduðunu düþünüyor. Suud size ne oluyor, kutsal topraklar bende, ben Ýslam ülkelerinin doðal lideriyim diyor. Yani her ülke kendince Ýslam dünyasýnýn lideri olduðunu ve kendi etrafýnda birleþilmesi gerektiðini düþünüyor. Herkesin ayrý telden çaldýðý bir yerde bu birlik nasýl kurulacak? Ýslam birliði bu anlamda bir ütopya mý?
Artýk fark ettim ki, mesele sadece bir “siyasi birlik” ya da “kurumsal mimari” meselesi deðildir. Mesele 57 Ýslam ülkesinin Bosna Hersek ve K.Kýbrýs'la beraber 59 Ýslam ülkesinin bir araya gelmesi deðilmiþ. Biz yanlýþ yerden bakýyormuþuz. Bu bakýþ açýsý bizi yýllardýr yoruyordu, eziliyorduk altýnda. Çünkü 59 farklý Ýslam ülkesinin bir ve beraber olma ihtimali bugün itibariyle çok zor. Bu yüzden bizim asýl sorunumuz siyasal deðildir. Siyasal olan sadece görünür yüzdür.
Mesele, ümmetin zihin dünyasýnda bu iþin gerçekleþmesi imiþ…
Ontolojik bir yaný var bu iþin. Müslümanlarýn bu iþe kafa yormasý, kendi iç dünyalarýnda hazmetmeleri lazým. Küçük bir ilçede, bir ilde farklý cemaatler bir araya gelemiyor. Türkiye'de cemaatler bir araya gelemiyor. Nasýl dünyada birlik saðlanacak? Ýlkin, zihin dünyasýnda Müslümanlarýn bu iþi halletmesi lazým. Bu iþ bir inanç meselesi yapýlmadýðý müddetçe bu çok zor. Bugün küçük bir ilçede üç cemaat bir araya gelemiyorsa, bu siyasal deðil, varlýk-bilgi-deðer düzeninin parçalanmasýdýr.
Hayat rehberimiz Kur'an bize bunu emrediyor. Burada bir seçim hakkýmýz yok. Hiçbir Müslüman “birlik olmasak da olur” deme hakkýna sahip deðil.
*“Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ýn ipine sýmsýký sarýlýn ve ayrýlýða düþmeyin.” (Âl-i Ýmrân, 103. Ayet)
*“Kendilerine apaçýk deliller geldikten sonra anlaþmazlýða düþüp, birbiriyle çekiþen kimseler gibi olmayýn.” (Âl-i Ýmrân, 105. Ayet)
“Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Birbirinizle çekiþmeyin; yoksa korkuya kapýlýrsýnýz ve kuvvetiniz elden gider.” (Enfâl, 46. Ayet)
Bugün bir ilde Gazze hakkýnda miting düzenlendiðinde, cemaatlerin ve gruplarýn ayný yerde toplanamadýðýný görüyoruz. Her biri kendi ayrý alanýnda, kendi imkânlarýyla, kendi kadrosuyla ayný minvalde program tertip ediyor. Görünüþte hepsi “Gazze için”, ama hakikatte hiçbiri “birlik için” deðil. Bu manzara, siyasî bir problem deðil; ontolojik bir parçalanmýþlýk hâlidir. Çünkü Müslüman toplumun “ben bilinci” parçalandýðýnda, “biz bilinci” zaten yok olur; “ümmet bilinci” ise hiç doðmamýþ olur.
Burada zihinsel bir inanýþ tam oturmadýðý için, yukarýdaki ayetler kiþinin kendi cemaatinden ya da partisinden önde tutulduðu için inançta bir problem var demektir. Sebep ne olursa olsun bir araya gelinmelidir. Bir protesto eyleminde bile bir araya gelinemiyorsa, orada kendi grubunun menfaatleri vahyi menfaatlerin, Ýslami menfaatlerin önüne geçmiþ demektir. Vahyin emrettiði birlik, cemaatlerin ve gruplarýn konumlandýðý yere göre geri çekiliyorsa; o toplumda inançta bir kýrýlma vardýr. Bu kýrýlma sözde deðil, özdedir; dilde deðil, bilinçtedir; siyasette deðil, varlýk tasavvurundadýr. Müslüman, Allah’ýn “birlik olun” emrine raðmen, kendi cemaatinin, grubunun, yapýsýnýn menfaatini vahyin önüne koyuyorsa, orada artýk “itikadî öncelik” yer deðiþtirmiþ demektir. Bu ise sadece sosyolojik bir durum deðil; akidenin öncelik sýrasýnýn bozulmasýdýr.
Böyle bir toplumun, bu cemaatin bireyleri önce zihinsel tezkiyesini yapmalý, yoksa Allah Müslümanlara birlik ve beraberlik nimeti vermez. Az þey mi Müslümanlarýn birlik olmasý? Bugün Gazze’yi yerle bir eden Ýsrail’in gücü, tankýndan deðil; tüfeðinden, bombasýndan deðil, Müslümanlarýn daðýnýklýðýndan, bir araya gelememesindendir. Ýsrail ve diðer Ýslam düþmanlarý hep buradan beslenmektedir.
Uygur Türklerini asimile eden Çin’in cesareti, askeri kapasitesinden deðil;
Müslüman dünyanýn birlik olamamasýndan gelmektedir.
Müslümanlarýn bir ve beraber olma meselesi ölüm kalým meselesidir. Kim ki imandan sonra bugün için en büyük problemi bunu görmüyorsa, orada o imanda bir sýkýntý var demektir. Çünkü Allah emrediyor, birlik olun diyor. Ama bugün Müslüman benim partim, benim cemaatim, benim liderim diyor.
Bugün birliðin kendisi, fazilet deðil; zarurettir. Sosyal ihtiyaç deðil; imanî yükümlülüktür. Kim ki imandan sonra en büyük meselenin birlik olduðunu görmüyorsa; oradaki problem siyasî deðil, itikadîdir.
Zira Allah açýkça buyuruyor:
“Hepiniz birlikte Allah’ýn ipine sýmsýký sarýlýn.”
“Birbirinizle çekiþmeyin; yoksa gücünüz elden gider.”
“Apaçýk deliller geldikten sonra ayrýlýða düþenler gibi olmayýn.”
Bu ayetler Müslüman’a þunu söyler:
Birliðin alternatifi yoktur.
Tefrikanýn mazereti yoktur.
Ayrýþmanýn meþruiyeti yoktur.
Bugün “Benim cemaatim”, “Benim grubum”, “Benim liderim” diyen bir Müslüman aslýnda farkýnda olmadan þunu demiþ olur:
“Allah’ýn emri sonra; bizim cemaatin kararý önce.”
Bu ise Müslüman’ýn kendi iç âleminde vahye, Allah’a ortak koþmasýdýr.
Vahyin otoritesini, grup otoritesinin ardýna düþürmesidir.
Hakikatin ancak kendi mahallesinden çýktýðýnda sahih olacaðýna inanmasýdýr.
Müslüman toplum önce zihnini arýndýrmadan, inancý menfaate feda eden iç alýþkanlýklarýný terk etmeden, vahye teslimiyeti tekrar öznenin merkezine yerleþtirmeden Allah birlik nimeti vermez.
Çünkü birlik, dýþarýdan gelen bir lütuf deðil; içeriden verilen bir cevaptýr.
Ýnsanýn içindeki parçalanmayý düzeltmeden dýþarýdaki parçalanma düzelmez.
Zihin birleþmeden meydan birleþmez. Ýman ve akide birleþmeden devletler birleþmez.
Ýslam Birliði, siyasetin deðil; saðlam bir imanýn , sahih bir inancýn sonucudur.



Henüz Yorum yok