Cahit SUCİ

KUDÜS YAZILARI 2

      Osmanlı Devletinin dağılması sonucu irili ufaklı onlarca devlet/devletçik ortaya çıktı. Birliğimiz bozuldu. Varlık amacımızı kaybederek batının dümen suyuna girdik. İki yüzyıldır bir çıkmazın içindeyiz. Çare, çözüm bizde iken çareyi ve çözümü dışarıda/batıda arar olduk. Sonuç buhranlarla beraber kriz ortamlarına girdik. Düştüğümüz bu buhran ve krizlerin sebebini Aliya İzzetbegoviç İslam ile Müslümanın arasındaki mesafe olarak açıklıyor. Tam isabet bir teşhis. Bugün İzzetbegoviç’in de ifade ettiği gibi İslam ile Müslümanın arasında ciddi mesafe vardır. Bu böyledir. Şayet toplumsal, ekonomik, psikolojik, ahlaki sorunlarımıza çare üretemiyorsak elbette ki bunun en temel sebebi Müslümanın İslam ile arasındaki mesafeden kaynaklanmaktadır. Bu mesafeyi kapatmadan huzur, barış iklimine ulaşmamız söz konusu bile değildir. Tabi ki İslam ile Müslüman arasındaki meseleyi mevzu yapmayacağım bu yazıda. Bu mesafeden yola çıkarak Kudüs/Mescid-i Aksa ile Müslümanların arasındaki mesafeye dikkat çekeceğim.

       Evet nasıl ki İslam ile Müslüman arasında mesafe var Kudüs/Mescid-i Aksa ile Müslüman arasında da ciddi bir mesafe var. Her şeyden önce Kudüs/Mescid-i Aksa’nın Müslümanın anlamdünyasında yeri belli değildir. Kudüs/Mescid-i Aksa bir Müslüman için ne anlam ifade ediyor bunun çokta farkında değiliz. İnanç açısından ne ifade ediyor, tarih açısından ne ifade ediyor bunun bilinç ve şuurunda değiliz. Kudüs ve Mescid-i Aksa sadece Kudüs’te yaşayanların ya da Filistin’de yaşayanların meselesiymiş gibi genel bir kanaat var Müslümanlar arasında. Hâlbuki Kudüs ve Mescid-i Aksa nerede olursa olsun bütün Müslümanların meselesidir.

        Bir kere Peygamber efendimizin Kudüs ve Mescid-i Aksa ile arasında mesafe yoktu. Üç mescitten biri olarak Mescid-i Aksa’yı zikrediyordu. ‘Gidin’ diyordu. ‘Gidemezseniz kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin’ diyordu. Her akşam muhakkak İsra suresini okuyordu. Daraldığında Cenabı Hak kendisini Mescid-i Aksa ile ferahlatıyordu. Peygamber efendimiz ile Kudüs ve Mescid-i Aksa arasında kuvvetli bir bağ vardı. Yani mesafe yoktu.

        Hazreti Ömer peygamber efendimizin ‘gidin’ sözüne uyarak mesafeleri ortadan kaldırmak suretiyle Kudüs’ü fethediyordu. Orasını bir İslam yurdu haline getiriyordu. Kudüs ile Müslüman arasında mesafe olamaz diyordu.

        Selahattin Eyyubi de Kudüs’e mesafeli değildi. Haçlılardan geri alabilmek için saatini Kudüs’ün fethine ayarlamıştı. Kudüs ile arasında öyle bir yakınlık kurmuştu ki fethiyle yeniden Müslüman Kudüs bütünlüğünü sağladı. Mesafeli olmadığı için Kudüs’ün yeniden fethi ona nasip oldu.

       Ecdadımızın da Kudüs ile arasında mesafe yoktu. Yavuz Sultan selim 1517’de Kudüs’ü Osmanlı topraklarına katarak oraya hizmeti bir şeref levhası gibi alnına taktı. Tam dört yüzyıl ecdadımız Kudüs’e mesafe koymadı. Oraya hizmet etti. Orasını bir ribat ve cihad yurdu olarak gördü.

     Müslüman olarak elbette üzerimizde birçok temel sorumluluklar var. Bu sorumluluk alanlarından birisi de Kudüs ve Mescid-i Aksa’dır. Yahudiler bugün Kudüs’ü Yahudileştirmek, Kudüs’ü Müslüman kimliğinden uzaklaştırmak, Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine kendi tapınaklarını kurmak için amansız bir şekilde çalışıyorlar. Peki biz oraya karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeyi bırakınbilebiliyor muyuz? 6 milyon Siyonist Yahudi 2 milyara yakın Müslümanın gözü önünde Kudüs’ü yakıp yıkıyor, Müslümanların evlerine el koyuyor, tutukluyor, onları yok sayıyor ve katlediyor. Hem de çocuk, kadın ve yaşlı demeden. Yahudi en iyi Filistinliyi ölü Filistinli sayarak zulmüne devam ediyor.

     Peki biz ne yapıyoruz?

     Yusuf el- Karadavi Her Müslümanın Ortak Davası KUDÜS adlı kitabında ‘Kudüs öncelikli hakları olsa da yalnızca Filistinlilerin değildir. Ümmetten önce onu koruması gereken kimseler olmalarına karşın sadece Arapların da değildir. Aksine Kudüs, yeryüzünün doğusunda veya batısında, kuzeyinde veya güneyinde olsun, yöneten veya yönetilen, tahsilli veya tahsilsiz, zengin veya fakir, erkek veyakadın olsun bütün Müslümanlarındır. Herkes konumu ve imkânı nispetinde kendine düşen göreviyapmakla sorumludur.’ diyerek bu konudaki sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır.

Evet bir kez daha soralım. Kudüs ve Mescid-i Aksa için ne yapıyoruz?

Cahit SUCİ, Karaman Kudüs Platformu Sözcüsü

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri